ESKİ BAKANLARDAN ABDULLATİF ŞENER İLE ÖZEL RÖPORTAJIMIZ
ABDULLAH AĞIRKAN: Sayın Bakanım kamuoyu sizi elbette çok iyi tanıyor ama Öncelikle kendinizden bahseder misiniz?
ABDULLATİF ŞENER: Sivas doğumluyum, 1977 siyasal bilgiler fakültesi mezunuyum. Siyasete başlamadan önce Hacettepe üniversitesinde maliye ana bilim dalında doçent olarak görev aldım. 1991 yılında siyasete başladım ve 16 yıl 4 dönem mecliste görev yaptım. 1996-1997 yılları arasında maliye bakanlığı yaptım. 2002-2007 yıllarında da devlet bakanı ve başbakan yardımcısı olarak görev aldım. 2007 yılında kendi isteğimle aday olmadım, milletvekilliğini bıraktım. 11 yıl boyunca meclis içerisinde bulunmadım ama çeşitli TV, gazete, söyleşiler, konferanslar aracılığıyla siyasi görüşümü Türkiye’nin geleceğiyle ilgili düşüncelerimi anlattım. Sonrasında bu işin meclis dışında olmayacağını gördüğüm için bu seçimlerde CHP Konya milletvekili olarak parlamentoya girdim.
ABDULLAH AĞIRKAN: Ak Parti kurucuları arasındasınız, Ak Parti ilk kurulduğundaki amacıyla şuan ki arasında nasıl bir fark var sizce
ABDULLATİF ŞENER: 2002-2007 dönemi içerisinde ben ekonomiden sorumlu devlet bakanı ve başbakan yardımcısıydım. Hata ekonomik koordinasyon kurulu başkanıydım.
Ayda bir kurul toplanırdı ve bu toplantıda ekonomiden sorumlu diğer bakanlarda olurdu. Hazine bakanı, sanayi bakanı, maliye bakanı, benim başkanlığımda toplanırdık. Ekonomi politikalarını tartışırdık. O dönem başbakanı Recep Tayip Erdoğan belediyecilik yapmış ve devletin ekonomik faaliyetleri ile ilgili bilgi birikimi ve tecrübeye sahip olmadığı için ekonomi yönetimini olduğu gibi bana bırakmıştı. Ama belediyecilik anlayışıyla ve devleti özel şirket gibi gördüğünden Sümerbank, Etibank, pektim gibi büyük tesisler o dönemde özelleştirilmiştir. Başlangıçla özelleştirme idaresi başkanlığı bana bağlıydı. Fakat özelleştirmeler başlamadan önce sayın başbakanla aramız açıldı. Daha doğrusu ilk on günde kedisiyle kavga ettik, 2 ay kendisi benimle konuşmadı. Sonrasında senin dediğin gibi olmaz idare sorumluğunu kime veriyorsan ver dedim. Oda bu görevi Kemal Unakıtana verdi. Daha sonrasında önüme gelen ilk özelleştirme kanunu kararını imzalamadığım için aramızda uzunca bir sure suren itilaftan sonra, rahat etmek istiyorsan şu kuruldan da çıkar beni dedim. Kedisiyle anlaşamadığımız çok konular oldu. Ama bunun dışından makro konular ekonominin koordinasyonu ile ilgili her anlamda ben vardım. AKP’nin ekonomik anlamada tek başarılı dönemidir. Örneğin ben geldiğimde dolar 1,60 TL idi, ben gittiğim dönemde sürekli düşerek 1,10 TL idi ve hep azalmıştı. Ben bıraktıktan sonra o günden bu güne sürekli arttı ve şuan da 6,10TL seviyelerinde ve altı kat arttı. Sadece bu konuda değil 2007 de kişi başına düşen gelir şuanda ki dönemle kıyaslarsak daha yüksekti, 2004 yılında enflasyonu tek haneli hale getirmiştik.
ABDULLAH AĞIRKAN: 2002’ de Ak Parti iktidar olduğunda TÜİK, belgelerine göre tarımın payı 10,3 inşaatın payı 4,5 2017 de tarımın patı 6,1 inşaatın payı 8,6 tarımın bu kadar geride kalması sizce neden kaynaklandı.
ABDULLATİF ŞENER: 2002 -2007 yıllarında içerisinde bulunduğum döneme baktığımız zaman Türkiye’nin tarım alanında ihracatı ithalatından biraz fazlaydı ama 2008 den 2018 yılına geldiğimizde artık tarım ithalatçısı haline geldik. İktidar tarımı desteklemek yerine politikalarını tamamiyle ranta çevirmiştir. Ekonomi politikalarını sorarsanız üretimi caydırmak, rantı soygunu vurgunu meşrulaştırmak ve artırmaktır diyebiliriz. Yandaş bir tüccar geliyor efendim falan ülkede et ucuzlamış veya buğday ucuzlamış bir kararname çıkarırsanız vergilerinden de muaf tutarsanız şu kadar para kazanacağız diyor ve hemen ardından kararname çıkarıyor. Bunun üzerine bu yandaşlar ülkeyi ithal ürünle dolduruyor. Mısır, nohut, buğday, et ne arasanız. Ama bizim üretebileceğimiz ürünler özellikle ithal olarak geliyor. Bu da kendi çiftçinizi tanımıyor, Hollanda’nın Sırbistan’ın Brezilya’nın çiftçisini destekliyorsunuz anlamına gelir. Bu durumda ekonominiz dolar kolik hale geliyor. İthalat demek dolar demek dolarla ticaret yapacaksın demek. Ve paranın dışarı çıkması demek, zaten şuan içinde bulunduğumuz kriz dolara doğan ihyacından kaynaklı olmuştur. Dolar da mal gibidir talep artarsa fiyatta artar.
ABDULLAH AĞIRKAN: TÜİK’in bilgilerine göre ihracat6,5 ithalat 22,7 azalmış
ABDULLATİF ŞENER: ithalatın düşmesi son aylarda doğal çünkü dolar yükseldi bu sebeple artık bu fiyatlarla her şeyi ithal edemiyoruz. Piyasada artık satacağı pek çok ürün satılmaz hale geliyor. Ama Türkiye’nin temelinde ithalat ve ihracat ithalata bağlı yani ülke öyle bir halde ki ihracat yapabilmeniz için ithalat yapmanız gerek. Bu sebeple ithalat ve ihracat düşüyor, o rakamların sebebi de ondan kaynaklanıyor.
ABDULLAH AĞIRKAN: ülkemizde şeker fabrikalarının özelleştirilmesi aynı zamanda hayvancılığında öldürülmesi anlamına geliyor? Fabrikalar kimler peşkeş çekildi?
ABDULLATİF ŞENER: şeker yerine tatlandırıcıyı destekleme politikası var. Öteden peri tatlandırıcı kotalarını artırıyor. Tabi bu tatlandırıcılar yabancı menşeli tabi bilin ki başbakanımız ne zaman Amerika’ya bağırırsa bilin ki kapatmak istediği bir şey vardır.
ABDULLAH AĞIRKAN: Suriye olayı ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
ABDULLATİF ŞENER:2011 de başladı olaylar, oraya giren militan sayısı bir kaç yüz bin olmuştur. Orda savaşıyor çıkıyor ya da kalıyor. Suriye ordusundan bile kalabalık seyyar teröristler yetiştirilen özellikle Afganistan da ki ortamdan yararlanılarak militanları silahlandırarak ceplerine para konularak ve lojistikleri sağlanarak Suriye ye sevk ediliyorlar. Emperyalist ülkeler bu ortaya çıkınca yalan haber de ortaya koymuşlardır sürekli yalan haberler servis etmişlerdir. Dolayısıyla Türkiye de bu haberlere inanan kesimler katil Esat diye bağırıyorlar. Biz Türkiye olarak hiç empati kurmuyoruz. Şimdi düşünün 100 binlerce terörist emperyalistler ve komşu ülkeler tarafından yetiştirilip beslense lojistiği sağlansa girse Türkiye ye Adana’yı Gaziantep’i işgal etseydi devlet olarak biz ne yapardık. Kan akmasın bu şehirler sizin olsun mu derdik. Eğer dünyanın bazı yerlerinde teröristler yetişse New York’ u ele geçirseler Amerika o ülkelerin üzerine atom bombası atar o ülkeleri yok eder. Ama haberlerde işi anlaşılmaz hale getiriyorlar. İslam dünyası Tayyip Erdoğan’ın eş başkanı olduğu Arap baharı, büyük orta doğu projesi politikası yüzünden 1500 yıldır İslam’ın doğduğu bu güne kadar ki en büyük vahşeti yaşamıştır. Milyonlarca insan ölmüştür. Milyonlarca kadına tecavüz edilmiştir. Köle pazarları kurulmuştur kadınlar köle pazarlarında satılmıştır. Çocuklar o vahşet bombaları altında ölmüştür. Dünya ya İslam çirkinleştirilmiştir. Maalesef Türkiye de kendisini dindar olarak kabul eden görüntüde Türkiye’nin en dindar insanları partiyi dinin önüne koydukları için İsrail stratejilerine dayanan emperyalizmin tezgâhladığı ve Sayın Erdoğan’ın 2012 yılından itibaren iş birliği içinde olduğu bu politikayı savunuyorlar.
ABDULLAH AĞIRKAN: Sayın Bakanım Bu noktada Türkiye’nin ne kadar ekonomik zararı oldu?
ABDULLATİF ŞENER: Bu politikalar insani değildir. İnsanlık mahvolmuştur İslam dünyasında İsrail stratejilerine çanak tutmak Siyonizm’le emperyalizmle iş birliği yapmak İslam’a aykırıdır. Aynı zamanda milli menfaatlerimize de ayıkırdır. Bölgemiz terör bölgesine dönmüştür kara paranın merkezi haline gelmiştir ve de uluslararası ticaretin merkezi haline gelmiştir ve güvensiz bir bölge oluşmuştur
ABDULLAH AĞIRKAN: İktidar her konuşmasında yerli ve milliyiz diyor biliyorsunuz sizce durum öyle mi?
ABDULLATİF ŞENER: Kendilerinde ne yoksa olmayanı kapatmak için onun var olduğunu söylemeye çalışıyorlar. Sayın Erdoğan’ın ne yaptığını anlamak için söylediklerinin tersine bakacaksın, ne söylüyorsa tersini yapıyor. Kriz yoktur diye bağırıyor, ama dışarıda kriz kavuruyor ortalığı İstanbul, Ankara da esnafa soruyorum, iş adamlarına soruyorum çarşıda pazarda alış veriş yapanlara soruyorum kriz ortalığı yakıp yıkmış kavuruyor. Ama Erdoğan diyor ki kriz miriz yok. Vatandaşın derdi ile alay eden bir hükümet olur mu? 16 yıldır devletin başında olduğu halde ekonomiyi batıranın kendisi olduğunu itiraf etmiyor. Dış politikada da öyle toplumu yanıltmak yanlış bilgi vermek yanlış algı oluşturmak en ihtisas sahibi olduğu konudur. Ekonomide de algı operasyonu yapmaya çalışıyor dış politikada da aynı şekilde yapmıştır.
ABDULLAH AĞIRKAN: Ey Amerika diye bağıran ama ekonomiyi yabancı şirkete teslim eden bir iktidar, sizce Türkiye ekonomisini düzeltebilir mi?
ABDULLATİF ŞENER: Kriz görüntüleri çıkar çıkmaz dedi ki Amerika savaş açtı. Bu bir ekonomik savaştır dedi. Hatta bir Cuma günü hutbeleri camilerde ekonomik savaş üzerineydi. Camilerde hükümetin palavralarıyla nasihat mi edilir. Bunun üzerine ekonomiyi düzeltmek için Amerikan şirketiyle anlaşmalar yapıldı… Sen ekonomine savaş açan insanlara ekonomini nasıl teslim edersin. Bir danışmalık firması bile olsa senin bakanlıkları inceleyecek sende bunları ona teslim ediyorsun. Muhalefete ve kamuoyuna açıklamadıkları bilgiyi onlara vereceksin.
ABDULLAH AĞIRKAN: Sayıştay ve Danıştay ve de denetim firmalarımız var onlardan neden danışmanlık alınmıyor?
ABDULLATİF ŞENER: Onların dostları başka yerde, bizlere güvenmiyor ki Amerikan kurumlarına güveniyor. Bu ülkede binlerce uzman var. Hem krizi çıkarıyorlar, hem krizi yönetmeyi beceremiyorlar. Hatta damat yaptığı açıklamada Türk ekonomisini Amerika merkezli McKinsey şirketi ile birlikte yöneteceğiz dedi. Sayın Kılıçdaroğlu krizin ilk günün de 13 maddeli bir çözüm önerisi açıkladı. Bu öneriler doğrumu yanlış mı tek cümle söylemiyorlar duymamazlıktan geliyorlar. Sonrasında Sayın Erdoğan açıklama yaptı arkadaşlara söyledim McKinsey ile fikri danışmalık almayın dedim diyor. Hala sözleşmeyi iptal ettim demiyor. Bu lastikli hileli bir cümle… Bu firmanın sicili de çok temiz değil. Bu gidişatla bu krizin içinden çıkamazlar. Yanlış yürüyorlar.
ABDULLAH AĞIRKAN: Yoksul Vatandaş diyor ki önümüzdeki kriz sürecinde maaşımızı alabilecek miyiz?
ABDULLATİF ŞENER: Kriz devam ediyor daha kötüyü görmedik en kötüyü de görmedik. Sürekli dip yapacak. Çünkü yanlış yönetiyorlar. Sorunu çözmek için konuşmayı yasaklıyor. Bende dokunulmazlığım olduğu için konuşabiliyorum.
ABDULLAH AĞIRKAN: iktidar IMF’den kurtulduk diyor McKinsey ile anlaşma İMF ile dolaylı yoldan anlaşma yapmak değilmidir?
ABDULLATİF ŞENER: daha kötü bir anlaşma İMF ile yapılan işler kamuoyuna daha şeffaf bir şekilde duyurulur. Bu gizli çalışan bir firma hükümetle kendi arasında ve başka ülkelere bu bilgileri sızdıracak. MOSSAD’dan CIA’den birçok yere kadar. Ama İMF de her şey aleni programlar belli oluyor.
Tek çıkış yolumuz CHP’dir önümüzde ki yerel seçimlerde mutlaka bu iktidara bir uyarı vermek zorundadır. Başta Ankara İstanbul olmak üzere birçok büyükşehirde CHP’nin Kazanması gereklidir.
ABDULLAH AĞIRKAN: Son olarak ne dersiniz Sayın Bakanım.
ABDULLATİF ŞENER: Ülke zor günlerden geçiyor. 16 yıldır iktidar sorumluluklarını kabul etmiyor, ülkede yaptığı yanlışları itiraf etmiyor. Sayın Erdoğan’a sorumluluklarını kabul ettirmedikçe bu krize kendisi çözüm aramaz ve ülkeyi perişan eder. Onun için tüm vatandaşlarımıza muhalefet olarak da bize düşen görev iktidara hükümet sorumluluklarını anlatmaktır.
ABDULLAH AĞIRKAN: Sayın Bakanım bize zaman ayırdığınız için çok teşekkürler.
ABDULLATİF ŞENER: Basın özgülüğü çok önemli, bu noktada hür basına ve sizlere başarılar dilerim.
2018-10-09