Türkiye karikatürize edilecek düzeyde çelişkilerin egemen olduğu bir iktidar ve muhalefete sahiptir. Derin ekonomik, sosyal, siyasal, etnik, mezhep faylarının kırıldığı bir derin uçuruma düşerken iktidarı, muhalefeti söz birliği etmişçesine klasik milliyetçi kavramlarla günü kurtarma derdinde.
Oysa bunca ölüm, bunca yıkım, bunca talanının olduğu bir ortam da yapılması gereken şey en azından iktidarı es geçersek ki uygulayan o kurum ve seçenek olacak muhalefet alternatif üretmek zorunda olduğunu düşünürsek ki görevi o olmalı… Derin bir boşluk ne yazık ki! Muhalefet ülkede!
Dar çıkar ilişkilerinin egemen olduğu, ötekileştirmeyi siyaset sananlarının, küçük egemenlik anları kurmada zafer naraları atanların ve sonunda kendine muhalif muhalefetin derin çıkmazı…
Bir dava noktasında uzlaşan, lakin aynı ortamda çakışan, hakaretin, kavganın vede ahlaki çöküşün egemen olduğu bir siyasal denklem. Siyaset bir toplumsal örgütlenme ve bu örgütlenme ortak değerler ise, bu değerlerde kişilerin “dar çıkarları ne anlam ifade eder?”
Türkiye…
Bu derin çıkmazdan kurtulmak için kendi içinde barışık ve ötekisi olmayan bir iç ahenk’e sahip muhalefete ihtiyaç duymaktadır.
Demokrasiyi, kardeşliği, özgürlüğü kendi içinde egemen kılmayı başaramayan muhalefetin ülkede uygulaması mümkün mü? Dünyada ve ülkede kötülüğün örgütlü haline karşı mücadele etmenin birinci önceliği örgütlü güç olduğuna göre ötekisi olma lüksü olmamalı kurumların-kişilerin…
Bir bütün olarak özgülüğü, demokrasiyi, temsilde adaleti ve ülkede bunca adaletsizliğe karşı mücadelede iç çelişkileri aşmış bir alternatif üreticisi seçenek doğmalıdır…
Yerel seçimlerin yaklaştığı bu çetin süreçte partinin, partilerin kendi iç çelişkilerini aşmış bir seçenek pek uzak değil…
Türkiye bu seçeneği hak ediyor.