KANAL İSTANBUL GÜZERGAHINI GEZDİM
Kanal İstanbul güzergahını gezdim gördüm ve bölgede yaşayan insanlarla konuştum.
Başlangıç noktası Karadeniz kıyısı Yeniköy Şirin bir sahil kasabası olup yanıbaşında limanı ve balığı ile meşhur Karaburun yer alıyor. Durusu ve Terkos gölünde balıkçı kayıkları ve muhteşem doğa harikası bir yer. Kanal İstanbul güzergahında yaşayanlar: Kurbağalarla biz kaldık, bizden sonrası betonla tanışacak.
Kanal İstanbul güzergahında yaşayan yurttaşlar, evlerinin yok pahasına ellerinden alınıp yaşam şartları ve geçim olanaklarının olmadığı bölgelere gönderilmekten korkuyor.
“BİZ BİLİYORUZ İŞİN UCUNDA RANT VAR”
“Ben 50 yıldır saçımı süpürge ettim. Çalıştım çabaladım, dişimle, tırnağımla ev yaptım” diyerek sözlerine başlayan Terkos’ta yaşayan Zehra Dalmaz, “Terkos küçük bir yer, herkes birbirini tanıyor. Ben yaklaşık 50 yıldır burada yaşıyorum. Artık gelmişim 58 yaşıma. Bu yaştan sonra gidip bir şehir merkezinde yaşamam mümkün değil. Nasıl uyum sağlayacağım? Ben burada yaşamak istiyorum. Biz biliyoruz işin ucunda rant var. Ne zaman bitecek bu aç gözlülük, ne zaman doyacaklar? Huzurumuz kalmadı artık. Biz bu kanalı istemiyoruz. Kanal güzergahında yaşayan halkın en azından yüzde 80’i istemiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘inadına yapacağız’ diyor. Sanki televizyon kanalı açıyorlar. Burası bizim arazimiz. Kimin malı üzerinden inat ediyorsunuz” diye soruyor.
“İNSANLARIN MALLARINA ÇÖKTÜLER”
Kanal İstanbul projesi hayata geçerse yaşam alanlarının yok edileceğini söyleyen Dalmaz, 3. havaalanı sürecinde yaşadıklarını ise şöyle özetledi: “Havaalanını da ciddiye almamıştık, yapıldı. Havaalanı yapılırken yediğimiz tozun, toprağın haddi hesabı yok. Hayvanların yaşam alanı kayboldu. Ağaçlarımız meyve vermedi, bahçelerden aldığımız sebze, meyve miktarı azaldı. Kuraklık yaşandı. 3. havaalanı çok etkiledi bizi. Ben burada kadın kuaförüyüm. Bir müşterim bile artmadı. Zarardan başka bir şey getirmedi. İnsanlar çok mağdur oldu. İnsanların mallarına resmen çöktüler.”
“BİZİM ELİMİZDEN ÜÇ KURUŞA ALIP ZENGİNLERE VERECEKLER”
Evinin kanal projesinin olduğu alana aşağı yukarı 500-600 metre uzaklıkta olduğunu aktaran Dalmaz, “Bize kanal manzarasını izlettirecek değiller. Bizim elimizden 3 kuruşa alıp zenginlere verecekler. Acele kamulaştırma yapılacağı söyleniyor. Arazilerimizin yüzde 45’ine devlet el koyacak. Benim 252 metrekare yerim var. Üzerinde iki katlı ev var. Eşimin kardeşiyle altlı üstlü oturuyoruz. Buradan aldığım parayla ben mi ev alacağım o mu ev alacak? Yaşam alanlarımız da elimizden gidecek. Yerlerimizi elimizden alacaklar. Bize bırakırlar mı bu güzelim yerleri? Nerede bir güzellik varsa orayı betona boğuyorlar” dedi.
“İKİZDERE’DE HALK NASIL DİRENİYORSA
ÖYLE DİRENECEĞİZ, YAPTIRMAYACAĞIZ”
Yasal haklarını kullandıklarını söyleyen Dalmaz, “İtiraz sürecimiz vardı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına itirazlarımızı ettik. Biz sonuna kadar direneceğiz. İç hukuk yolları tükendiğinde AİHM’ye kadar gitmeyi düşünüyoruz. Olmadı kepçenin önüne yatacağız, yine de yaptırmayacağız. İkizdere’de halk nasıl direniyorsa öyle direneceğiz. Olacak bir proje değil. Deprem varken, pandemi varken bu bütçeyi buna ayırmak resmen delilik. İnsanlar kan ağlıyor evine ekmek götüremiyorlar. 5 tane maske dağıtamadılar insanlara, kalkmışlar kanal yapacağız diyorlar. Gerçekten ayıp. Bu olabilecek bir proje değil adı üstünde ‘çılgın’, uçuk bir proje. Deprem riski, susuzluk en önemlisi de tarım alanlarımız yok olacak” diye konuştu.
“ELİMİZDE KALAN SON TARIM ARAZİLERİMİZ DE
KANAL YAPILIRSA YOK EDİLECEK”
“Talan projesi” diyerek söze başlayan Yeniköylü Haluk Kolçetin, “Burada İstanbul Havalimanıyla bize bir ders verildi. Bir mücadele verdik ama kazanamadık. 27 bin dönüm arazimiz havaalanı projesinin içinde kaldı. Bu köylünün mera alanıydı, köylünün geçimini sağladığı topraklardı, verimli topraklardı. Şimdi kalan son tarım arazilerimiz de kanal yapılırsa içinde kalacak. İkincisi de köyümüzün yerleşim alanı bu imar planıyla yok olacak. Yani yapılan imar planı az önce söylediğim gibi büyük bir nüfusa göre planlanıyor. Mesela Yeniköy’ün ana caddesi yaklaşık 6 metre, bu bize yetiyor. Köy merkezi yaklaşık 1500 nüfuslu. Yazın 10 bine de çıksa bu yol bize yetiyor. Bu yol 15 metreye genişleyecek yani en dar yol bile 15 metre olacak. Bu şu andaki yapıların yıkılacağı anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.
“BİRKAÇ KİŞİYİ ZENGİN ETMEK İÇİN HALKI MAĞDUR ETMEYİN”
40 yaşında olduğunu söyleyen Kolçetin, “Arazim giderse ben geçimimi neyle sağlayacağım? Tarım ve hayvancılıkla uğraşıyorum. Ben hiç kimseden bir şey istemiyorum. Başka bir yere de gitmek istemiyorum. Benim bağım bahçem var. Çoluk çocuğumla burada mutluyum. Ben 1 yıl önce annemi toprağa verdim. Şimdi o mezarlığı ne yapacaklar? Nereye götüreceğim? Proje proje proje. Bu ülkenin Kanal İstanbul’a ihtiyacı mı var? ‘Milletimiz milletimiz’ diyorlar, gelsinler millete sorsunlar. Ne istiyoruz anlatalım. Zaten tartışılır bir proje. 3. havaalanı kaynak sağlayacak dediler, nerede o kaynak? Devlet ne kadar kazanıyor bu projelerden? Birkaç kişiyi zengin etmek için halkı mağdur ediyorlar. Burada hâlâ bir mahalle kültürü var ve onu yok edecekler. Mağdur edileceğiz, çok belli” dedi.
“TARLALARIMIZI, GEÇİM KAYNAKLARIMIZI ELİMİZDEN ALACAKLAR”
Adını vermek istemeyen başka bir köylü ise, “2 kişi bir araya gelsek, jandarma hemen yanımızda bitiyor. Gazeteciler yanımıza geliyor, sesimizi duyuracaklar, kolluğun tacizi başlıyor. Ne yapalım biz? Biz sesimizi duyurmak istiyoruz, bizi duysunlar siyasetçiler. Kanal olunca bizi burada barındırmayacaklar biliyoruz. Tarlalarımızı da elimizden alacaklar. Geçim kaynağımızı elimizden alacaklar. 50 yaşındayım, bu yaştan sonra nerede çalışayım? Kim işe alır? Çocuklarım burada büyüdü. Nereye gidebilirim? Nasıl bir vicdansızlıktır bu. Kanal yapılırsa sadece İstanbul değil tüm Türkiye kaybeder. Gelin birlik olalım, mücadele edelim.” EYÜP FLAŞ HABER ALAETTİN ARSLAN