İktidar ve MHP’nin baskın seçim kararı alarak muhalefetin ittifak ve seçim işbirlikleri konusunda manevra alanını daraltıp, İyi partinin seçimlere girmesini engelleme isteği ile başladı.
Seçim süreci antidemokratik OHAL koşullarında, basın ve haber alma özgürlüğünün olabildiğince kısıtlandığı bir baskı ortamında geçti.
İktidar Kamu kaynaklarını kullanarak seçim propagandasını rahatlıkla yaptı; basın, medyanın özellikle TRT’nin halktan toplanan vergiler ile tarafsız yayın yapması gerekirken yanlı yayın yapmıştır. Muhalefet ise kısıtlı imkânları ile seçim sürecini sürdürebilmiştir.
Türkiye de uygulanan % 10’luk seçim barajı ittifaklar ile aşılmaya çalışılmışsıda, ittifaklar dışında kalan partiler meclise girmede zorlanmış ve diğer partiler meclis dışında kalmıştır.
Erken seçim kararı ile kısıtlı sürede partilerin seçim bildirgeleri halka ulaşamamıştır. Seçmenin hayatını ilgilendiren ve tercihini etkileyen vaatler seçmene istenilen seviyede anlatılamamıştır. Halbuki CHP’nin seçim vaatleri ile vatandaş ekonomik refaha ulaşacaktı.
Seçim sonuçlarına bakıldığında;
Muharrem incenin seçim performansı insanları heyecanlandırıp umut vermiştir. Partinin psikolojik %30 barajı aşılmıştır.
CHP bu seçimde daha önce milletvekili bulunmayan 13 ilde milletvekili çıkarmıştır.
Seçim gecesi konuşulan en önemli konular; sonuçların sisteme girilmesi, sonuçlar üzerinden yapılan manipülasyon, tek bir ajans üzerinden seçim sonuçlarının açıklanması ve ikinci bir ajansa ihtiyaç duyulması olmuştur.
Seçim sonuçlarının resmi olarak açıklanması beklenilmeden silahlı kişilerin meydanlarda boy göstermesi ilklerden biri olmuştur.
Seçimlere kendi partileri ile giren Selahattin Demirtaş ve Meral Akşener partisinden daha az oy alarak bekleneni verememiştir.
Ali Haydar İŞKAR