Kanal İstanbul rant projesi olduğu teyit edildi.
Mimar Şamil BEDİR;
“Kanal İstanbul cinayet ve çılgın bir katliam projesidir. Buna dur demek İstanbul’da yaşayan her duyarlı vatandaşın görevi olmalıdır”
Arap televizyonlarında başka söze hacet yok gibi anlatılan bu cümle talanı tek başına anlatmaktadır.
25 Yıldır İstanbul’u yaşanmaz şehir haline getiren Ak Parti anlayışı yine İstanbul’un kentsel çevre ve ekolojik ölüm fermanı olacak olan Kanal İstanbul projesinin Marmara ile Karadeniz arasında kanal geçişi projesi olmadığı ve İstanbul’un uluslararası Arap Körfez sermayesine peşkeş çekerek rant projesi olduğu ortaya çıkmıştır.
Otoban kenarında yeşil alanlar dahil nerede boş bir alan varsa kentin planlaması bay pas edilerek Çevre Şehircilik Bakanlığı ve onun tetikçisi TOKİ tarafından yürütülen birçok yağma proje gibi yeni bir yağma talan projesi de Kanal İstanbul Projesidir. Ülkemiz yoksulluk, işsizlik, hayat pahallılığı, terör ve dünya da savaş rüzgarları eserken ve bir yığın sorunlarla uğraşırken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yangından mal kaçırır gibi çakma kanal planlarını askıya çıkarmıştır.
Planın daha itirazlarının sonuçlanmadığı askı aşamasında olan imar planlarının Türk kamu oyu tarafından yeterli bilgisi olmamasına rağmen, daha önce Kanal İstanbul güzergahında ve etrafında bulunan el altından köylülerden kapattıkları arazileri Ürdün’lü, Katarlı gibi Arap Körfez sermayesi şükür duaları ile pazarlamaya başlamışlar bile. Geçen dönemde tarla olarak adlandırılan bu araziler artık ticaret ve konut olarak imarlıdır ve değeri kat kat artmıştır.
Arap televizyonlarında başka söze hacet yok gibi anlatılan bu cümle talanı tek başına anlatmaktadır.
Hal böyle iken İBB yetkililerinden ve bazı sivil meslek örgütlerinin cılız itirazlarından başka toplumdan muhalif bir itiraz gelmediği gözlemlenmektedir. Teknik. İdari, hukuksal mücadele ve müdahale yapılması ile birlikte bunun toplumsal muhalefete dönüştürmek gerekir diye düşünüyorum. Sadece bir takım kurumların ve sivil toplum kuruluşlarına bırakmamak gerekir. Bu toplumsal muhalefeti siyasi partilerinde hayata taşıyacak planları olmalıdır.
Toplumsal muhalefet öncülüğü durumunda CHP konuyu yasal olarak takip edeceğine dair kuşkum yok. Ancak yetmez, geniş halk kitlelerini, kentimizi, ülkeyi hatta dünya ekolojisini ilgilendiren bu olayı toplumsal muhalefete çevirmek CHP için önemli bir politika olmalıdır. İklim değişikliliği çevre Kyoto protokalinde, aralarında Türkiye’nin de taraf olduğu Uluslararası sözleşmede Çevre Şehircilik Bakanlığı adını. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliliği Bakanlığı olarak değiştirilmiştir. İklim değişikliğine yol açacak bu proje yanında belirttiğim uluslararası sözleşmeye aykırıdır. İstanbul’un en önemli su kaynaklarının olduğu ve tarımın öneminin arttığı günümüzde önemli tarım arazilerinin bulunduğu, kentimizin demografisini , ekolojisini yok edecek bu proje İstanbul’un cinayet projesi ve çılgın katliamdır. Buna dur demek İstanbul’da yaşayan her duyarlı vatandaşın görevi olmalıdır. (Eyüp Flaş Haber Haber Alaettin Arslan)