Öncelikli sorumuz şu; CHP iktidar olmak istiyor mu? Eğer olmak istiyorsa

CHP İKTİDAR OLMAK İSTİYORMU İSTEMİYORMU?

 Öncelikli sorumuz şu; CHP iktidar olmak istiyor mu? Eğer olmak istiyorsa bizim sürekli olarak söylememize, bazı konulardaki noksanlıklarını yazmamıza gerek yok. Ama olmak istemiyor sa. Yapacak bir şey yok. Tercih meselesi deyip konuyu burada kapatırız.   Cumhuriyet’in ilanından sonra tek parti olarak 14 Mayıs 1950 yılında yapılan seçimlere kadar iktidarda olan Cumhuriyet Halk Partisi, bu seçimlerde neden zirvede iken tabana çakıldı? Öncelikle bunu irdelemek gerekir. Acı ama bu gerçekleri kabul etmeyen bir CHP’nin 100 yıl daha iktidar olacağını düşünmüyorum. 1936 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatlarıyla oluşturulan Köy Enstitüleri, Halkevleri ve Köy Okuma Odaları, sessiz sedasız adeta kaderine terk edilmiş, Anadolu’nun aydınlanması, kalkınması, gelişmesi için büyük fırsat olmuştu. Kısa sürede Türkiye’nin dört bir yanında 21 Köy Enstitüsü ve buralardan yetişen öğretmenler öncelikli olarak kendi köylerine atandılar. Sadece öğretmenlik değildi yaptıkları. Onlar, ziraatçı, sağlıkçı ve öğrencilerinin her şeyiydi. Ayrıca yaşlı büyüklerine okuma, yazma öğretiyorlardı. Böyle bir sistemle bütün vatandaşlarına ulaşmış bir parti tabii ki doğal olarak hep iktidarda kalacaktır. Kendisine nimet sunan bir iktidarı neden reddeder ki insan. Ama, gelin görün ki bu güzel sistem, iç ve dış etkenler nedeniyle 17 Nisan 1948 yılında alınan kararla, yani CHP’nin tek başına iktidarda olduğu ve İsmet İnönü’nün de reisicumhur olduğu bir dönemde kapatılma kararı alındı.

 Bu CHP’nin Türkiye’nin geleceğini kararttığı bir karar idi. Süreç 1954 yılında sona erdi. Demokrat Parti’nin ekmeğine bal kaymak sürülmüş oldu. Kendine sunulan bu en güzel nimeti elinden alınan başta köylerimizde yaşayan vatandaşlarımız, buna yanıtı 14 Mayıs 1950’de yapılan seçimlerde verdi ve 7 Ocak 1946 yılında kurulan Demokrat Parti’yi tek başına iktidara taşıdı.

CHP EVİNDEN DIŞARI ÇIKMALI;

Parti içinde görevli, gerek ilçe başkanları, gerek ise parti örgütü ve üyelerinin makam hevesi peşinde olanları mutlaka iyi analiz etmesi gerekir. Sabahtan akşama kadar ofiste oturup sosyal medyada resim paylaşanları temizleyerek yeniden bir yapılanmaya gitmeli.

Cumhuriyet Halk Partisi 75 Yıldır  iktidar olmak isteseydi öncelikle sağlam bir örgütüyle beraber oy verecek olan halkın kendisine inmeli. İçerde ve dışarda güvenilir halkla ilişkisi düzgün sağlam partili üyeleri sahaya sürüp güven kazanmalı.

Şimdi CHP ne yapmalı? Kısaca köylerde, köy tüzel kişiliğine ait binaların  halkın yararına açılması  Tüm Türkiye’de, bütün ilçelerde örgütlü olan CHP, bu çalışmaları parti olarak yapabilir. Kütüphane açılan köylerde, parti üyesi emekli öğretmenler sürekli olarak köylere gidip başta okul hayatı devam eden öğrencilerin derslerine katkılar sağlayabilir. Ayrıca okuma yazma bilmeyen yetişkinlere de okuma yazma öğretirler. Partilerin kültür sanat kollarında üyeleri zaman zaman bu köylere giderek, hem çocuklar hem yetişkinlere yönelik olarak kültürel ve sanatsal faaliyetler yapabilirler.Tiyatro,  sinema, halk oyunları vs. Parti üyesi sağlıkçı ve ziraatçıler yine köylerde, köylü ile dirsek temasında bulunarak onların üretime yönelik olarak her türlü sorunlarını çözmelerine yardımcı olabilirler. Pazarlama ve işletmeci olan üyeler de birkaç köyün ürettiklerini birinci elden pazarlamak, satmak üzere onları bir araya getirip kooperatifleşmesini sağlayabilirler. Bu şekilde ekonomik olarak köyün kalkınması da sağlanmış olur.

ŞİMDİ GELELİM SORULARIMIZA… Taşımalı eğitimin maliyeti ne kadardır? Eğer köylerde eğitime 1 öğretmenle bile olsa devam edilse bu okulların yaşaması ve öğretmenlerin devlete olan maliyetleri ne kadardır? Çok büyük rakamlara ulaşan tasarruflar mı yapılıyor ki böyle bir yola gidildi? Yüzbinlerce yetişmiş öğretmen işsiz bir durumda iken hala bu okulların kapalı kalması nasıl bir politikadır? Taşımalı eğitim sırasında kaybedilen zamanın üretim değeri ne kadardır? Taşımalı eğitim sırasında meydana gelen yüzlerce kazada ölen insanlarımız, çocuklarımız bu tasarruf ya da eğitim politikasının neresinde konumlandırılacaktır? Bu çocukları da askerde denildiği gibi “EĞİTİM ZAYİATI” diye mi isimlendirip geçiştireceğiz? O zaman “Eğitimde feda edilecek hiçbir fert yoktur.  20 yıllık taşımalı eğitim süreçte 262 öğrencinin öldüğü belirtilmiş. Bu öğrencilerin bu ülkenin geleceği için değeri nedir, ne değildir? İlköğretimdeki taşımalı öğrenciler için maliyeti nedir? Bundan kimler nemalanıyor? Bu öğrenciler kendi köylerinde okumuş olsalardı bu maliyet ne kadar olacaktı?

 Burada bir parantez açayım. Bu maliyet 7.046 köy okulunun kapatılıp  Buralara 1 öğretmen atanmış olsa onun maliyeti ile taşımalı maliyeti hesaplanıp kamuoyu oluşturulabilir. Taşımalı eğitim hem bütçeye zarar, hem sürekli olarak çocukların can güvenliği açısından bir tehlikeli durum ise, HALA NEDEN BU SİSTEM DEVAM ETMEKTEDİR? CHP bu konuları neden gündeme getirmez, yoksa seçim kazanmak yerine yine muhalefetimi tecih ediyor. Taşımalı eğitim sonucu hayatını kaybeden çocukların ve ailelerini bulup konuşun.  Artısını, eksisini bir kez daha masaya yatırın. Eminim eğitim, öğretime hiçbir artı değer katmayan bu TAŞIMALI EĞİTİM SİSTEMİNİ CHP Gündeme getirip seçim politikası yapsın Türkiye genelinin sempatisini kazanır.

Alaettin ARSLAN