Eğer bir amacınız varsa, bu amaç uğruna “bedel ödemeyi de göze almanız gerek.” Bu amacınız birilerini rahatsız ediyor ve bu birileri kasalarını doldurmak için yoksul halkı uyutuyorsa ve siz bu uyuyan yığınları uyandırmaya çalışıyorsanız…
Bedelini ödemek zorundasınız…
Korkaklar cesaret kılıcını sallamada “ ürkek olur unutmayın.”
Onlar ki Loş ışıklar altında “ cengâverlik taslarlar.”
Lakin ne vakit savaşlar ve mücadeleler kendini açığa vurursa…
Yada düşman safına, ya pasif, yada saklanırlar…
Ancak bizler asıl gereceği!
Açıkçası şu gerçeği görmezden gelemeyiz, bu ülkede yoksulluk ve adaletsizliği yazan her kes bir anlamda bedel ödemeye zorlanmaktadır. Bu bedelin pek çok şekli olduğu gibi, bu bedelin onur meselesi olarak göğüsleneceği de apaçık ortada bizim gibiler için özellikle…
Ama önümüze daha hoş vakit geçirebilecek olanakların sunulduğu ve bu hoş vakitlerin bedeli olarak sunulan “amaca ihanet ve sıradan insan algısına saplanma-kişisel menfaatimizi düşünmememiz kimileri için ahmaklık örneği olabilir.”
Zira onlar için kişisel çıkar dışında bir dünya mümkün değil ve böylesi bir anlayışın bizleri anlaması takdir edersiniz ki mümkün de değildir…
Elbette piyasa ekonomisinin egemen olduğu ve bencilliğin yaşam biçimi olarak tarif edildiği bir sistemde… “ toplumsal idealler-amaç deliliktir-onlar için.”
Kasasını dolduranların, kasasına giren alın teri bedeli olarak ödediğini sormak ve buna cüret etmek kimileri için deli cesareti olarak tarif edilir ve bu doğrudur… Ama o birilerinin kasalarında olan paranın bedeli iş kazası sonucu ölen işçilerdir…
Birileri ihalelerle milyonlar kazanırken…
Deli cesaretini sırtına giydiren kişinin elbette bedelini makul şeklide ödemesi gerekli olduğunu başta belirtmiştim…
Ve bu bedelin “cezaevi olduğu bir ülkede, cesaret pek az kişinin sırtına yüklenen sorumluluk olduğunu itiraf etmek zorundayım.”
Oysa size masallar anlatabilir ve renkli tablolar çizebilirdim elinizde tutuğunuz gazeteden…
Yâda “düşünüyor taklidi yapabilir ve bunun bedeli olarak hoş vakitler geçirebilir, kişisel çıkarlarımı okşaya-bilirdim.”
Ama adalet duygum ve onurum buna izin vermiyor…
Kusura bakmayın.
Beyler…