Eyüp Belediye Başkanı Remzi AYDIN’LA ÖZEL RÖPORTAJ;
Eyüp Flaş Haber Deniz SEVÜK Özel HABER;
Sayın Başkan, birkaç gün önce Belediyenin resmi sitesinden alıntı olarak kullandığımız EYÜP’TE 400 STK EVET PLATFORMU KURDU başlıklı bir haber vardı;
Flaş Haber olarak bu haberi yayınladıktan sonra haberde ismi geçen bir çok dernek temsilcisi bizi arayarak söz konusu haberin içeriğinin yalan olduğunu, temsil ettikleri kurumlarının isimlerini bu ve benzeri haberlerde geçmesinin yanlış olduğunu ifade ettiler. Bizde kendilerine söz konusu haberin kaynağının Eyüp Belediyesinin resmi sitesi olduğunu ifade ettik. Ardından da yaşanan bu süreci ayrıca haber yaptık. Nedir bu 400 STK haberi sizden dinleye bilirmiyiz.
Remzi AYDIN; “Yaklaşan referandum öncesi öncelikle şahsım olarak ardından Eyüp Belediye Başkanı olarak herkesin sağlıklı haber alma hakkına sahip olduğuna inanıyorum. Dolayısıyla doğrularının allatılmasını halkıma karşın bir görev adlediyorum. Bizde 500 yakın STK’yı davet ettik. Toplantının amacı olan Referandum konusunda teknik, siyasi ve hukuksal olarak kendilerine değerlendirmelerde bulundum. Katılımcıların tamamı beni dikkatlice dinlediler. Yaptığım değerlendirmeye katılımcılardan ben farklı bir şekilde düşünüyorum diye bir tepki gelmedi. Ardında bizim arkadaşlar şöyle bir çağrıda bulundular. Arkadaşlar bu platformun kurulmasıyla ilgili olarak gelin hep beraber birlikte bir resim çektirelim, kurmuş olduğumuz platformunda ilanı olur şeklinde duyuru yapıldı. Bu duyuru üzerine katılımcılarla sahnede resim çektirdik. Dolaysıyla bütün bu süreci okuduğumuzda söz konusu STK’lar bu platformda yer aldığını okuyoruz ve böyle bir haber yapıldı”.
“Ha şu olabilir, ben geldim, bilmeden geldim. Ya da meraktan geldim dur bakalım Belediye Başkanı acaba ne diyecek, ardındanda X kurumun temsilcisi olarak ben bu Platformda yer almak istemiyorum diyerek çekip giden olsaydı kimse ona bir şey demezdi. Ama bunu yapmıyorlar hatta sizinle aynı kanatteyiz diye tebrik ediyorlar. Ardından isteyerek resim çekiyorlar. Tabloyu başka nasıl yorumlamak lazım ki”
Sayın başkan; siz bir taployu okuma ve yorumlamadan bahsediyorsunuz. Lakin davete icabet etmek, sizi dikkatlice dinlemek, gelen kurum temsilcilerinin size veya temsil ettiğiniz kuruma duyulan saygısıyla ilgilidir. Söz konusu habere tepki veren kurum temsilcileri, evet biz o davete icabet ettik lakin orda Evet Platformunda olduğumuzu beyan etmedik diyorlar. Birde toplantıya gelen kişilerin o kurumları nekadar temsil ettikleriyle beraber sizi sessiz ve dikkatli bir şekilde dinlemiş ardından resim çektirmiş olmaları bu okumayı gerektirmez ki.
“Biz kurumları temsilen iki kişi gelsin dedik. Gelen kişilerin kurumları ne kadar temsil ettikleri durumu bizim değil kurumların sorunu. Kendilerince bir değerlendirme yapıp göndermişler ben bilemem. Benim nazarımda o kurumları temsilen iki kişi gelmiştir. Ben böyle okuyorum.”
Söz konusu, tabloyu doğru okuduğunuzu farz edersek niye bütün katılımcı kurumların tamamının ismini yayınlamadınız. Örneğin sitede ismi geçen herhangi bir dernekten daha fazla ses getirecek olan ve toplantıya katılan Pir Sultan Abdal Şubesinin ismi niye yazılmadı.
“Sitede yer yoktu kısmen yazılmasını istedim mütevazi davranmışız birde arkadaşlar, Pir Sultan Abdal şubesini yazmaya değer bulmamışta olabilirler.”
Mütevazi mi davrandınız? Yoksa onayı alınmadan yazılan derneklerden kimin tepki vereceğini kimin sessiz kalacağını iyimi analiz ettnizde ona göre listeye isimler yazıldı.
Yukarıdaki konuyla parelel olarak sormak istiyorum. Son günlerde Alibeyköy Spor Kulübü’nün astığı Evet pankartlarını görmüşünüzdür. Sizinde bildiğiniz üzere kurumları temsilen yetkili olanlar o kurumların yönetimleridir. Lakin yönetimler temsil ettikleri kurumların tamamını iradesini yansıtamazlar. Bu çerçevede bakıldığında Alibeyköy Spor Kulübü’nün Evet kampanyasını yürütmesi doğrumudur?
Tabiki yüzde yüzünü yansıtmaz lakin çoğunluğu yansıtır. Onun kendi içinde dinamikleri ve müeyidileri vardır. Bunun hesap verilir yeri kongredir. Benim irademi sen ters yansıttın diyerek ihtarı alabilir o ayrı bir durum. Ama neticede şu süreçte orayı temsil eden yetkili kişiler kimdir. Şu şu şu mudur. O zaman onları beyanları bugün için o kurumu bağlar.
En son sorulacak soruyu baştan sorarak Referandum konusuna geçelim. Size göre referamdumda sonu ne çıkar? Bir tahmini oran verebilirmisiniz.
Kesinlikle evet çıkacağına inanıyorum. Oran konusunda bir şey söylemek için bence erken. Yani son on günü beklemek lazım diye düşünüyorum. Ama gittikçe evet yönünde artan bir trent var gittikçe artan bir ivme var. Çok iyi sonuçlar alacağımızı düşünüyorum.
Bu söyledikleriniz Tayyip Erdoğanın alanlara inmesiyle ilişkili mi?
Tayip bey’in alanlara inmesi, Başbakanın alanalara inmesi, yerel bazda çalışmalar yapılması, hepsinin etkişi vardır. Ayrıca kamuoyunun genel yapısılada alakalıdır. Çünkü evet kampanyası hayırcılara göre geç başladı. Bana göre hayırcılar birazda manüpülatif tarzlarla kafaları karıştırdılar. Ki halen karıştırıyorlar. Dolaysıyla arkadan evet gelip, onları düzeltmekle uğraşmaya başladı. Düzeltikçede zaman kaybettiler maalesef, ondan kaynaklanan bir durum oldu ama gittikçe zaman evet kampanyası lehine işliyor.
Türkiye genelinde net olarak adilane gözükmeyen propaganda, Eyüp genelinde adilane gözüküyormu?
Adilaneden kastın ne?
Mataryalerin kullanılmasından ekonomik güç’ün evet yönünde kullanılması, fikir özgürlüğü gibi.
Son yapılan genel seçiminden başlanarak bu halk oylamasından da mataryaller görsellik anlamında citti bir kısıtlamaya gidildi. Bu zaten ortak bir aklı gereğiydi. Diğer yandan mataryalerin çok etkili olduğunu düşünmüyorum. Halk bunları aştı artık. Dolaysıyla bu kampanyalar daha sade hale geldi. Lakin zorunlu ölçüde bazen halktan da böyle bir görsellik ihtiyacı geliyor. Bence mevcut her iki tarafta da görsellik sergilenmesi halkın bu minumun ihtiyacını karşılama düzeyinde. Ben mataryalerrin dengeyi bozacağını, adaletli, adaletsiz değerlendirme yapacak etkisi olduğunu düşünmüyorum. Halk bireysel veya cevresindeki yaşamındaki değişiklilerle ilgili söylemler ve geçmişteki tercübeler le bir değerlendirme yaparak karar verir verebilir. Dolaysıyla adil bir kampanya olduğunu düşünüyorum.
Avrupa ve amerikada olan, bir zamanlar bizimde siyaset kültürümüzde olan, farklı siyasi partilerin temsilcilerinin ekranlarda birlikte yaptıkları tartışmalar son ondört yıldır yapılmamasının sebebi ne olabilirki. Bunun yapılması durumunda sokaklara asılan afiş ve bayrak kirliliğini de ortadan kaldırmaz mı? Farklı fikir ve savların belli bir saygı çerçevesinde tartışılması daha sağlıklı ve etkili değil mi?
Bu dediğiniz bir yöntem bir tarz. Bu olabilir olmaya bilir ama tabi bu zannediyorum manipule ediliyor. Bu tip ortamlar, bu tip tartışma kültürü bizde maalesef gelişmedi diye düşünüyorum. Bu siyasetin getirdiği rekabet ortamında maalesef bu kültürü yakalayamıyoruz. Hatırlıyorum küçükken çıkıyorlardı ekranlara kavga ediyorlardı bizde izliyorduk.
Söylediğinize katılmıyorum bu kültür vardı bizde halen bazen YOUTUBE’dan Erbakan, Demirel, Ecevit ve İnönü’nün nezaketli birbirine sataşmadan saatlerce tartıştığı proğramları izliyorum Erdoğan ve Baykal’ın katıldığı Arena proğramının üstünden de çok zaman geçmedi.
Ben halen bizde böyle bir kültürün olmadığını varsada kaybolduğunu düşünüyorum. Dolaysıyla anladığım kadarıyla bu tip ortamlarda enerji kaybetmek, prestij kaybetmek, zaman kaybetmemek adına pek tercih edilmediğini düşünüyorum.
Sayın Başkan, gerek son genel secimde gerekse yapılacak olan halk oylamasında siyasi partiler sosyal medyayı gerektiği şekilde sağlıklı kullanabiliyorlar mı? Toplum olarak sosyal medyayı kullanmayı öğrendik mi? Yoksa Tayyip Erdoğanın eleştirdiği noktata mıyız?
Bence Sayın Erdoğanın eleştirdiği noktadayız. Biraz bir çeki düzen geldi ama yinede inanılmaz manipilasyonlar, yalan yanlış işler yapılıyor. Ben tam istediğimiz noktada olduğunu düşünmüyorum. Ama buda bir kültür meselesidir. Hani siz biraz önce savların çatışması dediniz ya onun gibi bu kültüründe zamanla oturacağını düşünüyorum. Ha kullanılıyor mu? Kullanılıyor. Sosyal medyayı bırakın televizyonlarda dahi yalan yanlış haberlerle dolu. Geçen gün sabah haberlerine baktığımda bir Millet Vekili açıkça yalan söyledi. Neymiş Cumhurbaşkanı kararnamesiyle eyaletlere bölünebilinecek dedi. Hukukçu olarak söylüyorum küllüyen yalanve imkansız.
Getirilmek istenen yeni Anayasa Cumhurbaşkanına o yetkileri vermiyor mu? Birde Cumhurbaşkanından ilk duyduğumda baya bir gülmüştüm ve tuhafıma gitmişti. O yetkiler elinde olduğu halde Parlamenter Sistemi getiren, saltanatı ortadan kaldıran Atatürk yaşasaydı Evet der miydi?
Gerçekten bu yetkiler elinde varmıy dı, yokmuy du mevcut durum nedir? Referandum da aslında ne getiriliyor ortaya koyarsak ki seninde bildiğini düşünmüyorum o zaman Atatürk’ün Evet deyip demeyeceğini sen kararını ver. Atatürk demokratsa demokrasiye inanıyorsa kesinlikle evet der. Bunu iddia ediyorum demokrat tavırlı bir insan buna kesinlikle evet der.Demokrasi ile Monarşiyi birbirinden ayıran Erk’ler ayrılığı dediğimiz Yasama, Yürütme ve Yargı dediğimiz Parlamenter rejimin Türkiye’deki liderinden bahsediyoruz ama.
Bilgi eksikliğinin olduğunun farkındayım. Anlatınca sende çok şaşıracaksın. Demokrat tavırlı olan bir insan yine iddia ediyorum buna evet der. Demokrasiye inanmış demokratik reflaksleri olan herkes evet demesi lazım.
Demokrat olan, Demokrasiye inanmış herkesin evet demesi lazım dediğiniz bir Anayasa Referandumun propagandası nasıl güvenlik esaslı olabilir? Kısacası Demokrasi ile güvenlik esaslı söylemler nekadar birbiriyle ilişkili ki?
Şimdi şöyle OHAL’de olmamız kampanyayı etkiliyor mu olumsuz anlamda sence?
Sayın Başkan, yapmayın lütfen tabiki etkiliyor.
Hiç zannetmiyorum. Yaptığımız uygulamalar belli. Bakın Ohal ilan edilme aşamasında şu sorularda geldi bize. Ya biz ne olacağı? İşimize gidebilecekmiyiz? Gece evden alınacakmıyız? Ben hiç bir şey olmayacak dedim arkadaşlara. Şu anki hayatımız neyse aynen devam edecek, nitekim böyle oldu. Hayatımızda çok esaslı bir şeyler değişmedi. Ohal ilan edilmesine gerekçe olan kesimlerle ilgili özel çalışmalar yapıldı, yapılıyor ve devam etmesi gerekir. Dolaysıyla şu kampanya döneminde de böyle bahsedilen bir olumsuzluk yoktur. Ben hiç görmedim ben hiç duymadım veya kulağıma gelmedi.
Meseleyi sadece bulunduğunuz bölgeyle değerlendirip ve ordan bakacaksanız, Eyüpten Bahsedelim. Bilginiz varmı, Hayır kampanyasını yürüttüğü için üç gencin polis tarafınca gözaltına alındığını biliyor musunu?
Duymadım. Nerede olmuş?
Eyüp ilçesinde Karadolap mahallesinden.
Hayır. Başka bir sebebi vardır. Bir sebebi vardır. Sahsi kanatimi sölleyeyim, sırf hayır kampanyasını yürüttü diye bir polisin alıp götüreceğini zannetmiyorum.
Referandumda oylayacağımız 18 Madde’yi biziler yani vatandaşlar tam olarak bildiğini düşünüyormusunuz.
Ben çok iyi biliyorum ve çok iyi bir şekilde anlattığıma inanıyorum. İsterseniz anlatayım size.
Buyrun. Anlatın tabiki ama öncelikle şu on sekiz yaşında ki seçilme hakkına gelelim, siz 18 yaşındaki birini millet veilli olacağına inanıyormusunuz.
En azında hukuki bir hak getiriyor. Paratikte ne olacağını bende bilmiyorum.
Mevcut değişiklikle o hak verilmiş mi olunuyor.
Verilecek gelecek inşallah ha 18 yaşınını bitiren bir kişi Millet Vekili olur mu, aday gösterilirmi, onu bilemem tabii. Partilerin kararıdır O. Ama öyle bir fırsat geliyor.
Mevcut Anayasaya göre, Millet Vekili olacak birinin Askerlikten muhaf olması gerekir. Bu durumda referandumda değişen maddeler için uyum yasalarının gelmesi demek bu nedenle sormuştum.
Yok yok siz yanlış biliyorsunuz yeni metinde var. Uyum yasasına gerek yok sıkıntı olmaz.
Bakın anlatayım. Soruyorlar tek adamlılık mı geliyor yoksa demokratik sistem mi? İddia ediyorum ki demokratik bir sistem geliyor. Niçin, şu anki mevcut yapı 82 Anayasasına göre yapıldı. Mevcut 1982 Anayasasına göre Cumhurbaşkanının yetkilerinin ne olduğunu çok iyi biliyorum. Nedir? Yasama, Yürütme ve Yargı olmak üzere üç katagoride yetkileri var. Belli başlılarını sayayım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin yenilenmesine karar vermek.
Meçlisin kabul ettiği kanunları isterse geri çevirebiliyor. Yeniden görüşmek üzere biz buna veto yetkisi diyoruz.
Türkiye büyük millet meclisi içinde çıkan hükümeti görevlendirme yetkisi var. Başbakanı görevlendirme diyoruz buna. Kabineyi onaylama yetkisi var. Bakanları görevden alma yetkisi var. Milli Güvenlik Kuruluna (MGK) başkanlık yapma yetkisi var. Hükümete yani kabineye başkanlık etme yetkisi var. Yargıya ilişkin Anayasa Mahkemesine üyeleri atama yetkisi var. Elçileri atama yetkisi var. Üst düzey yöneticileri kararnameyle atama yetkisi var.
Peki, bütün bunlara karşın Cumhurbaşkanı’nın hukuki sorumluluğu var mı? Yok. Vatana ihanet dediğimiz zaten sembolik yazılmış bir şey. Mali sorumluluğu var mı? Yok. Cezai sorumluluğu var mı? Yok. Siyasi sorumluluğu var mı? Son yapılan Anayasa değişikliğinden sonra bu geldi. Artık halk seçtiğinden bir sonraki seçimdeki alacağı oy onun siyasi sorumluluğunu neticelendirilmesidir.
Peki, yeni gelecek olan sistem de var mı? Var. Yeni sistemde Hukuki sorumluluk, Cezai sorumluluk, İdari sorumluluk, Mali sorumluluk hepsi getiriliyor. Siyasi sorumluluk zaten vardı oda devam ediyor.
Birde çok konuşulan Cumhurbaşkanlığı karanamesi. Buda yürütme erkinde olan yeni dönemde yürütme erki görevini alacak olan Cumhurbaşkanlığına devredilmesidir. Bukadar basit işte. Kararnameler zaten Kanunun düzenlemesinin altındadır. Zaten kanunla değişen düzenlemelerde, Kararname geçersizdir. tabiki Temel Hak ve Özgürlükler kanunla düzenlenir.
Örnek; Emlak Vergisi %4 dür Cumhurbaşkanı ben % 10 yaptım diye bir kararname cıkartı. Bu konuda eğer kanun varsa, var olan kanun uygulanacak. Bunlar referandumla değişecek Anayasa Maddelerinde yazıyor.
Sayın Başkan, dediğiniz gibi değil. Doğrusu aynı konu ile ilgili kanun ve kararname çıkmasında kanun esasdır. Mevcuk çıkmış kanunlar hakkında değil. Yani bir konuyla ilgili bundan sonra yapılacak bir değişiklikte kanun çıkarsa kararname geçersiz sayılacak. Kanun çıkmaması durumunda ise kararname geçerli olacak.
Evet, orası öyle ama ona karşıda bir sigorta var. Onuda söyleyeyim. Çummurbaşkanı bir kararname çıkartı. Dediki emlak vegilerini %4 den % 10’a yükseltim ne yapacağız?
Meclis o konuda yeni bir kanun çıkarabilir. Hayır, efendin bu böyle olmalı mehalinde ne olacak o zaman kanun esas olacak. Böylece denetledimi Cumhurbaşkan, Denetlendi. Pe ki yapmadığını düşünelim meclisin böyle bir şeyi. Ne yapacağı o zaman. Diğer yolu deneyeceğiz nedir o oda şu Meclisin %10 Millet Vekili ki bu da 60 Millet Vekili yapıyor. 60 Millet Vekili ile bu konuda Anayasa Mahkemesine iptal davası açabiliyorlar.
Sayın Başkan, dediğiniz kattiyen yeni Anayasada yok. 60 Millet Vekili ile Anayasa Mahkemesine gitme diye bir yetki kesinlikle meclise verilmemiştir. Mevcut düzenleme devam edecek yani meclisin beşte biri.
Ne demek yok tabik var. Anayasanın 99 Maddesinde var kardeşim ben biliyorum kesin var. Yargısal denetim başlığı altında.
Bu dediklerinizi büyük puntolarla yazacam. Kararnameye karşın Meçliste Kanun çıkmaması durumunda 60 Millet Vekilin imzasıyla yasanın iptali için Anayasa Mahkemesine iptal davası açılabilir diyorsunuz diye.
Yaz bende var diyorum. Birde Meclisin şu yetkisi var. Meçlis derki arkadaş sürekli senin yaptığın yanlış kararnamelerden bıktık olmaz böyle, halka gidiyoruz diyip seçim kararı alabilir.
Kaç Millet Vekili ile seçim yenilem kararı alabilir Meçlis?
Meçlisin salt çoğunluğuyla yani 301 Millet Vekilin kararıyla seçime gidebilir. O zaman Cumhurbaşkanı da seçimde Meçlisle berabe halkın huzuruna çıkıyor. Halk kimi halkı görürse ona devam diyor. Diğerine kırmızı kartı gösteriyor. Buda denetim yolu dediğimiz yoldur. Bukadar denetimin olduğu bir yerde nasıl tek adamlık olunuyor deniliyor şaşırıyorum.
Sayın Başkan, siz buna denetleme diyorsunuzda birde şu açıdan bakmak gerekir diye düşünüyorum. Cumhurbaşkanı hem partinin Genel Başkanı, Yasamada görevini yapan Millet Vekillerin çoğunun Genel Başkanı, Ki onların seçilecek listelere yazan kişi o, kendisini yargılayacak Anayasa üyelerinin tamamına atayan bir kişi, şimdi soruyorum, Türkiye siyasi tarihine baktığımızda bir iki istisna dışında kendi başkanıyla ilgili boşverin soruşturma, yargılamayı eleştiri yapma çüretini gösteren kaç Millet Vekili gördünüz veya duydunuz da Meclis denetler diyorsunuz.
Sana ayne katılıyorum. Zaten bu sistem değişsin diye bu yeni sistem geliyor. Mevcut sisten otorirer yani tek adamlık sistemidir. Şu anda Genel Başkanlar listeleri genel merkezde hazırlıyorlar bizde halk olarak gidip sandıkta listeleri seçip onaylıyoruz. Tanımadığımız Millet Vekillerini yani. Mevcut Sitem bu. Bizde buna yasama ve yürütme ayrı ayrıdır diyoruz buda aldatmacadır. Demokratik bir sistem değil. Niye, Mecliste çoğunluğu olan parti içinden çıkan bir yürütme ordan bağımsız değildir. Yani yürütme ve yasama iç içe. Kaotik saçma sapan iç içe olan bir durum. Ve bizler bu sistemi Parlamenter Sistem diye savunuyoruz. Bunun değişmesi gerekir artık.
Peki, bunu Tayyip Erdoğan şimdi mi öğrendi. 2002 yılından bu güne parti tüzüğünden olmayan girdiği hiçbir seçim beyannamesinde olmayan başkanlık sistemi Tayip Bey Cumhurbaşkanı olunca mı aklına geldi.
Şöyle, bu siyasi ve sosyal ortamın hazır olmasıyla ilgili bir şey. Gelişmelere göre ortam ve şartlar oluşur ve söylenir öyle değerlendirme yapmak gerekir. Zaten mevcut sistemde Cumhurbaşkanının yüksek yetkileri var. 2019 yılında yeniden seçilir. Ondan sonraki dönemde aday olması durumunda üçüncü defa seçilme durumuda var. Ama sistemin değişmesi gerekiyor o nedenle sistem değişikliği yapılıyor.
Burada araya girmek isterim. Mevcut sistemde üçüncü defa aday olma veya seçilme hakkı yok Tayyip Beyin.
Yok, yanlış biliyorsun var. Sınırsız hakkı var. Mevcut sistemde sınırlama yok yeni gelecek sistemde iki defa hakkı var konuluyor. Nitekim dediğim gibi bu yetkilerle donatılmış biri bu yetkilerinden vaz geçip niye sınırlama getiriyor. Dışarıda Avrupayla Amerikayla boğuşuyoruz, içerde PKK ile Fetoyla uğraşıyoruz. Başka dinamikler le uğraşıyoruz. Ekonomiyle uğraşıyoruz. Bütün bunlar dururken niye durup dururken sistem değişikliğine gitme ihtiyacı hissediliyor. Zoru ne, nedir bu tam bu noktada cevap şu.
Sistemi değiştirip, kişilerle yürüyen bir sistem yerine, kendi kuralları içerisinde kişilere bağlı olmaksızın, yürüyen demokratik bir sistemin gelinmesini istiyor. Dert bu. Buda milletin devletin 50 yıllık 100 yıllık bir geleceğinin planlamasıdır.
Getirilmesi düşünülen yeni sistemde ülkenin bütçesinin Cumhurbaşkanı düzenliyor. Bu başlı başınca bir kahotik durum. Meçliste gelen bütçeyi onaylanmaması durumunda Cumhurbaşkanı, bir önceki yılın bütçesinin üzerine teve tüve hesaplaması gibi bir artış yaparak devam ediyor. Buna nasıl Meçlis denetimi dersiniz. Sizde bir Belediye Başkanısınız. Belediye Meclisinde onaylanmayan bir bütçeyi kendi kafanıza göre yazamaz ve uygulayamazsınız.
Hizmetler yapılacak ne olacak ki. Hizmetler aksamasın diye devam edilmeli bizim sistem mevcut bütün sistemlerden daha iyi. Yani hizmetler yürüsün arkadan konuşmalar olur bir şekilde uzlaşırlar diyen bir sistem gelecek.
Yargı meselesine gelelim, Cumhurbaşkanının yargının tamamını atamasına ne dersiniz.
Çok basit. Orda hiçbir sıkıntı yok. Burda iki konu var bir Anayasa Mahkemesi, birde Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu. Anayasa Mahkemesi mevcut sistemde 12 üyesini Çumhur Başkanı atıyor. Yeni sistemde aynı hükümlükler devam ediyor kelimesine dokunulmamış sadece iki üye eksiliyor.
Sayın Başkan, mevcut sistemde Anayasa Mahkemesini 17 üyeden oluşuyor Cumhurbaşkanı, yeni sistemde tamamını atıyor.
Önemli değil on iki tanesini atıyor. Tamamını atamıyor yaz oraya on iki tanesini atıyıyor. Bak sizde bilmiyorsunuz.
Sayın başkan yeni sistemde Anayasa Mahkemesi kaç üyeden oluşacak?
Mevcut sistemden iki eksiklikle yani 23 üyeden oluşacak bunlardan 12 üyeyi Çumhurbaşkanı atayacak. Bugünkü gibi aynı sistem devam ediyor.
Anlaşılsın diye bir kere daha sormak istiyorum. Diyorsunuzki, yeni sistemde anayasa Mahkemesi üyelerinden sadece 12 üyeyisini Cumhurbaşkanı atayacak. Kalan diğer üyeleri kim atayacak.
Kalan diğer üyeleri Barolardan, Danıştaydan, Yargıtaydan, Bürokratlardan değişik yerlerden gelen üyelerdenyani mevcut sistem aynen muhafaza ediliyor. Ve çalışma süreleri yine mevcut sistemdeki gibi 12 yıldır. Dolaysıyla yargı artık millet adına karar verecektir.
Sayın Başkan, bu düzenlemeler yapılsın veya yapılmasın. Ben Türkiye tarihinde millet adına vermiş olduğu bir karar hatırlamıyorum. Bu düzenlemeler geçse de göremiyeceğiz.
Doğru niye atanmış bir yargı olduğu için. Bu olursa tam bir şans ve önemili bir şans. Şimdi artık sivilleşiyor ve millet adına milletin seçilmişleri tarafından göreve getiriliyor. Bunu önemsemek lazım.
Sayın Başkan, Türkiyede Parlamenter sistemim çalıştığına inanıyor musunuz?
İnanmıyorum.
Peki, Türkiye tarihinde parlamenter sistemin bir günlüğüne bile çalıştırılmak istendiğine inanıyor musunuz?
Yok, onada inanmıyorum.
O zaman bir kereliğine parlamanter sistemi çalıştıralım.
Parlamanter sistemin ben doğru bir sistem olduğunada inanmıyorum. Niye kendi geçmiş tarihimize bakıyoruz. Kendi türk geleneği, devlet geleneğine bakıyoruz. Biz güçler ayrılığını, üçten, ikiye düşürmüyor vaya üçten dörde çıkartmıyoruz sadece bu üç ayağıda güçlendiriyoruz.
Sayın Başkan, gittikçe daha merkeziyetçi hatta 1923 daha fazla merkeziyetçi bir devlet yapısına dönüşüyoruz farkındamısınız.
Tam tersi niye, daha tabana dayalı daha halkıniradesini öne çıkaran bir sisteme geçiyoruz buda merkeziyetçi olduğu anlamına gelmez. Çünkü Hakkarideki birini oyunuda aldığı için onun dertleriylede ilgilenmek zorunda kalacak.
Sayın Başkan, referanduma giderken, HDP Eş Genel Başkanları, Millet Vekilleri, içerde tutuklu olduğu bir dönemde referanduma gitmek doğrumu? Ve Anayasa Mahkemesinden bir talepleri var. Karar ne olursa olsun bir an dosyamızı inceleyin diyorlar. Sözüm ona demokratik olan ülkemizde Anayasa Mahkemesinin dosyaya bakmamasını nasıl değerlendiriyor sunuz.
Vallah o Anayasa Mahkemesinin işleyişidir bilemiyorum. Nedir ne değildir. Yüzlerce dosya olduğunu biliyorum. Bireysel başvurular var, AKP’nin de bir sürü başvuruları var onlarında uzun zamandır bakılmadığını, bekletildiğini de biliyorum. Tabi gönül orda dosyaların olabildiğince hızlı sonuçlanmasını ister. Malum Feto’dan dolayı hızlı bir dasviye oldu, personel azlığı var, ondan kaynaklanan bir geçikme olduğunu zannediyorum.
Feto, dedinizde merak ettim. Devletin bütün kurumlarına çok kritik yerlerine sızmış bir örgütün siyasete sızmamış denmesini fazla populist bir yaklaşım olarak görmüyor musunuz?
Bilemem benim gördüğüm tanıdığım kadarıyla siyasete çok fazla hatta fazla kelimesi kullanmayacam hemen hemen yok gibi geliyor bana. Sen şimdi bu dinlediklerinden sonra muhtemelen Evetçi oldu herhalde. Söylediklerim sende heyacan uyandırmadımı? Aha dediğin bir şey olmadı mı? Seni Evete davet ettiğimi de yaz.
Çok teşekkürle Sayın Başkan. Kesinlikle yazacam ve cevabımı da röpörtajın sonuna yazacam.
Düşüncelerim ve Sayın Başkanın Evet çağrısına cevabı.
Öncelikle yararlı bir röpörtaj olduğuna inanıyorum. İki saate yakın dolu dolu bir görüşme oldu. Hazırlanmış basmakalıp sorularla gitmediğimden, konuşmanın doğal akışı içinde aklıma gelen her soruyu sordum, sn. Remzi AYDIN’da cevapladı.
Bilgi olarak çitti şekilde ayrıştığımız bazı konular oldu.Örneğin;
1 – Referandumda halkın onayına sunulan Anayasa Mahkemesinin üye sayısı hakkında. Sayın Başkanın dalgınlığına geldiğini düşünüyorum. Üye sayısı 23 değil 15 olacak.
2 – Cumhurbaşkanı kararnamesinin iptali için Anayasa Mahkemesine 60 Millet Vekili imzası yeterli dedi. Onuda düzeltmek gerekir. O sayı Meclisin beş bölü biri ( 5/1) olmalı. Yani120.
3- Kabul görmesi durumunda yeni dönemde meclisin seçimi yenilemesi için 301 Millet Vekili yeterli dedi. Onuda düzeltmek gerekir. Bunun için gerekli olan sayı beşte üçü(5/3) yani 360 Millet Vekilinin onayı gerekir.
4 – Sayın Başkan, mevcut devam eden sistemde Cumhurbaşkanı’nın sınırsız seçilme hakkı var dedi. Doğrusu Cumhurbaşkanı en fazla iki kereliğine aday olabilir.
5 – Referandumda halkın onayına sunulan Anayasa değişiklinde 18 yaşındaki birinin önünde Askerliğini yapmadığından dolayı seçilmesi yönünde bir engel yok dedi. Yani uyum yasasına gerek yok. Gerekli olan her şey bu değişiklikle yapılıyor dedi. Bu konuda da bir düzeltme gerekir. Seçilme yaşı 18’e iniyor lakin uygulanması için uyum yasasının çıkması şarttır.
Gelelim, Evet Davetine. Sahsım olarak gerek mevcut Anayasanın gerekse yapılan bu düzenlemelerin, Edirneden Hakkariye kadar yaşayan hiçbir yurttaşımıza zerreyi miskal kadar bir yarar getirdiğine inanmıyorum. Bir Anayasayı Anayasa yapan uygulanır olup, olmadığıyla ilişkilidir. Hepimizin darbe anayasası dediğimiz bu ucube anayasayı bile, yazıldığı şekliyle kendimize göre eğip bükmeden uygulasaydık dahi iddia ediyorum ki ülke olarak bu durumdan daha iyi bir konumda olurduk. İfade özgürlüğümü, yürüyüş özgürlüğümü, seyehat özgürlüğümü, haber alma özgürlüğümü yazılı olduğu halde, kullanamadığım bir Anayasa benim için yok hükmündedir. Eğer bu yok hükmü Cumhurbaşkanı için varsa ki kendisi açıkladı. Ona Cumhurbaşkanlığı görevi veren ben cumhurunda böyle bir hakkı vardı. Gelen düzenlemelere baktığımda sayın başkan. Tamamı Cumhurbaşkanının yüksek ve fazla olan yetkilerinin, Başkanlık Sisteminda daha fazla yükseltilmesi yönündedir.
16 Nisan’da sandığa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın sözünü hatırlayarak gideceğim. Ne demişti Billeşmiş Milletler le ilgili. “Dünya Beşten Büyüktür.”demiş ti Bende 80 Milyon Bir Kişiden Büyüktür. Diyerek oyumu kullanacağım. Saygılarımla.
(Deniz Sevük Eyüp Flaş Haber)