BenKemerburgaz Göktürk Tarihi Pirgos Petnehort Muhafızları
Her zaman bentleri gözetmekle görevlidirler. Bent muhafızları bentlerin lülelerini yağmur yağdığında kapayıp yağmur kesildiğinde açarlar. Bentlere bir zarar gelmemesine ve temizliğine dikkat ederek, nezaret tezkiresine göre bentlerden su verirler, orada bulunan kasr-ı hümayunları da koruma görevinde bulunurlar.20
Suyolcular Kâtipleri
Su nazırı, suyolcular kethüdası, suyolcular çavuşları gibi, Su Nezareti’nin merkezî unsurlarındandır. Belgelerde başka devlet kurumlarındaki kâtiplerden de bahsedilmektedir. Bazen kâtip yerine yazıcı denmektedir.
Suyollarına büyük bir özen gösterilerek, “suyolculuk” kurumu oluşturulmuştu. Suyolculuk kurumunun tepe yöneticisinin Su nazırı olduğunu ve arada çok sayıda yönetici olduğunu yukarıda belirttik. Suyolculuk teşkilatında zaman içinde özellikle bazı yolsuzlukları önlemek amacıyla yeni düzenlemeler yapılmış ve bu amaçla layihalar hazırlanmıştır.21
Vakıflar suların düzenli akışı için Su nazırına bağlı olarak çalışan suyolcular (râh-ı âbî) tayin ve bunlara hizmetlerine karşılık maaş tahsis etmişlerdir.22 Sultan vakıflarında görevli suyolcularına “bölükbaşı (serbölük)”, diğer vakıfların suyolcularına “usta” denir. Su akışının düzeni için de keşif memurları, korucular, çavuşlar, bent muhafızları istihdam edilmiştir.23
Suyolcu esnafının teşkilat yapısına ve çalışma esaslarına; suyolcular arasında gözlemlenen görev ihmalinin sebeplerine; görevlerini kötüye kullanan suyolcuların cezalandırılma işlemlerini ele alan bir belgede24 suyolcu esnafı bölükbaşı ve ustalarının sayısının 250’ye ulaştığı görülmektedir.
Bentlerden gelen Taksim suyu da Boğaziçi’nde Yeniköy’den başlayarak, Tersane-i Âmire’ye gelinceye kadar 13 bölükbaşı ve ustalığa ayrılır. Tarabya, Beyoğlu’ndaki Galatasarayı, Galata Yeni Cami ve Haliç kıyısındaki Hasköy ve Sütlüce’ye kadar 4 hizmet Taksim suyundan olmayıp Halkalı suyu türünden olarak başka birer ustalık idaresindedir ve vakıfları da başkadır.
Üsküdar sularına gelince Kadıköy’den Üsküdar havalisi dâhil olduğu hâlde Boğaziçi’nin Anadolu cihetinden Paşabağçesi’ne kadar cari olan sular, 15 bölükbaşı idaresindedir.
Bölükbaşı ve ustalıkları beratlı ise de maiyetlerinde her bir hizmetin büyüklük ve önemine ve surdışında olan uzaklıklarına göre birden yedi sekize kadar kalfaları vardır. Bu bölükbaşı ve ustalık hizmetlerinin 50 neferi Müslüman ve 20 neferi Hristiyandır. Bazı bölükbaşı ve ustalıkların büyüklüğü sebebiyle bir hizmet iki veya üç usta idaresinde bulunmaktadır. Bütün bu suyolcu esnafı, bölükbaşı ve ustaları 250 nefere ulaşmaktadır.
VAKIF SUYOLLARI ve SUYOLU HİZMETLERİ
Osmanlı döneminde İstanbul’un ve bazen bütün ülkenin su ile ilgili konularıyla uzman bir kurum olarak Eyüp Mahkemesi ilgilenmiştir.25 Sadece Eyüp ve Haslar Kadılığı’na dâhil olan yerlerde değil, bütün İstanbul, Galata ve Üsküdar mıntıkalarında su ile ilgili kayıtlar Eyüp Kadılığı’nda tutulmaktadır.
Belgelerin önemli bir kısmı bu mahkemenin kayıtlarıdır. Suları besleyen dere vs. su kaynakları, suların geçiş “mahal”leri, suyolu köyleri, kemerler, teraziler gibi su tesisleri kayıtlara geçmiştir.
Bu kayıtların esası şudur: Mülk sularla ilgili işlemlerin yapılması sırasında mahkemece görevlendirilmiş kâtip ile birlikte, bazı suyolcuları katmanın başına kadar gidip keşif ve muayene ederler ve su sahipleri, bu şekilde mahkemeden hüccet alırlar. Bu hüccet, Divan-ı hümayun çavuşbaşısının ilamı ile başmuhasebeye, ilmühaberleri ise Su nazırının defterine kaydedilir. İlgili kişiye de bir suret verilir. Mülk suların tasarrufu için Eyüp Mahkemesi’nden hüccet verme işlemleri 1838 başında son bulmuştur. Bu tarihten sonra suya ilişkin işlemler, Evkaf Hazinesi Senedat Dairesi’ne devredilmiştir. Bu da bürokrasinin merkezîleştirilme çabalarının bir sonucu olmalıdır.26
İslam hukukuna göre, akarsular ve doğal su kaynakları dışında yeraltından emek ve sermaye sarf edilerek çıkarılıp temellük edilen sular satışa sunulabilmektedir. Bu şekilde özel mülkiyet altına alınan sularda vakıf, satış, kira, bağış, ferağ gibi işlemler yapılabilmektedir. Vakıflar da benzer işlemleri yapabilmekle birlikte, vakfiye kuralları önceliklidir.27 “Vakıf Suyolları” bölümünde bu işlemlerle ilgili çok sayıda örnek verilecektir.
İstanbul ve Bilad-ı Selase’de (Eyüp, Galata ve Üsküdar) “musakkafât”, “müstağallât”, “akarât” denen gelir kaynaklarıyla, mülhakâtı belirtilen çok sayıda vakfedilmiş suyolu vardır.
İstanbul evkaf suları başlıca iki türlüdür. Birincisi bent sularıdır. Kırkçeşme ve Taksim suları böyledir. Belgrad Ormanı içerisinde, Belgrad köyü ile Bahçeköy civarındaki bentlerde toplanan yağmur ve yer altı sularıdır. Sular, duvarla örülmüş dehlizler içinden veya viyadük kemerlerden geçirilerek İstanbul, Beyoğlu ve Boğaz’ın Rumeli tarafına dağıtılır.
İkinci tür; kaynak sularıdır. Halkalı ve Üsküdar suları böyledir. Bunlar şehir civarında bulunan kaynaklardan veya onlara ilave olarak açılmış kuyulardan gelen sulardır ki ayrı ayrı mecralar içerisinde şehre girerek, dağıtılırlar. Halkalı su mecralarından İstanbul cihetinde on altı, Beyoğlu cihetinde bir tane vardır. Üsküdar, Kadıköy, Boğaziçi’nin Anadolu cihetindeki evkaf suları ise kaynaklardan ve kuyulardan ayrı ayrı mecralarla getirilmiş sulardır.28
İstanbul’a getirilen sulardan Kırkçeşme ve Halkalı suları doğrudan doğruya Evkaf Nezareti’ne aitti. XIX. yüzyılda devreye giren Terkos ve Elmalı suları ise yabancı sermayeli şirketlerin idaresindeydi. Yalnız Hamidiye sularının idaresi, devlet kontrolünde olup Emanet’e bırakılmıştı. 29
İstanbul’un suyolu hizmetlerine gelince; İstanbul su şebekesinin ve hizmetlerinin nasıl olduğunu gösteren en değerli belgeler eski suyolu haritaları olarak bilinir. Bu haritalarda suyollarının geçtiği güzergâhlar, besledikleri çeşmeler, şadırvanlar, konaklar ve hamamlar, bunlara verdikleri lüle hesabı üzerinden su miktarı işaretlenerek belirtilmiştir.30
Yine suyolculuk faaliyetleri bir “hıdmet” olarak telakki edilmekte ve “hıdmet”lere ayrılmaktaydı. Dersaadet ve Bilad-ı Selase’deki bütün sultan ve hayır sahiplerinin suyolcularına bölükbaşı ve ustalığa “hıdmet/hizmet” deniyordu. Bu yüzden suyolcularına “hademe” (hizmetli) adı da veriliyordu. Her bir hıdmet de birkaç mahalleyi kapsamakta olup bunların bölükbaşı ve ustaları bir vakfa bağlıdır.31 Suyolculuk görevlendirmelerini hizmetler yapmaktadır.32
Osmanlı İstanbul’unun son zamanlarında toplam 36 suyolu hizmeti (Kırkçeşme suları için 22, Halkalı, Taksim ve Üsküdar suları için de 14 suyolu hizmeti) oluşturulmuştu. Her bir hizmetin bir suyolcusu olup bazılarının hizmetleri çok olduğundan, yanlarında bir veya iki suyolcu kalfası vardı.33
Bu hizmetler yer altı su kanallarıyla suriçini bir ağ gibi örmüşlerdir. Oluşturulan tertibat sayesinde Ahırkapı’dan Yedikule’ye, Eyüp’ten Eminönü’ne kadar evler, su kanalları vasıtasıyla birbiriyle irtibatlı hâle getirilmişlerdir. Hizmetlere bağlı olan mahalle ve sokaklar incelendiğinde, bu olgu açıkça görülecektir.
Kırkçeşme suyollarının Eğrikapı’daki savaklar büyük mesleğinden Bozdoğan civarındaki Tezgahçılar’daki mesleğe kadarki su hizmetlerine Yukarıanacı, Tezgahçılar’dan Ayasofya’da mesleğe kadarki su hizmetlerine de Aşağıanacı denmiştir.34
Suyolculuk hizmetleri listeleri o zamanlarda çalışmakta olan çeşmeleri gösterdiği gibi; cami, dergâh, mektep, kışla gibi mekânları da belirtmektedir. Zaten hizmetler özellikle adı geçen hayratın su ihtiyacına yöneliktir.
Bu hizmetler İstanbul suriçi (Fatih-Eminönü) ve Eyüp bölgelerindeki su dağıtım noktalarını oluşturmaktadır. Bu hizmetlere belli mahalleler bağlıdır. Bu mahallelerin cadde ve sokakları yer altı su kanallarıyla (tahte’l-arz lağm ü kanâvât) ile birbirine bağlanmıştır. Buralardaki çeşme, hamam, konak, yalı veya evlere su bağlanması gerektiğinde, süreç tamamlandığında bu iş gerçekleşmekte ve hüccetle tespit edilmektedir. Hizmetlerin bağlı bulundukları bölgeler zaman içinde değiştiği gibi bazen irtibat kurulan alanın genişliği hakkında da bir fikir vermektedirler.35
Halkalı Suları (1453-1755) ve Suyolu Hizmetleri
Fetihten hemen sonra Fatih Sultan Mehmed (1451-1481) tarafından yaptırılmaya başlanan ve XVIII. yüzyılın ortalarına kadar genişleyen suyollarıdır.36
İstanbul’un fethinden sonra şehir nüfusu artmış, mevcut su tesisleri yetersiz hâle gelmişti. II. Mehmed (1451-1481), evvelce Roma imparatorları Valens (364-378) ve I. Theodosios (379-395) tarafından yaptırılan su tesislerini ıslah ettirmiş, Fatih ve Turunçluk suyolları bu suretle meydana gelmişti.
İstanbul’a akan suların başında Kırkçeşme gelmekle birlikte, Halkalı sularının tarih bakımından önceliği vardır. Halkalı suları, Kırkçeşme sularının yarısı kadardır.37 Nitekim bu tesislerin günlük verimleri 4.335 m3 olup beslediği bölgelerin ihtiyacını karşılayacak miktardaydı.
İstanbul’un yüksek semtlerinin ve buralarda yapılan cami, imaret, medrese, tekke, sebil, çeşme ile bazı konak ve evlerin içme suyunu Halkalı suları sağlarken, Kırkçeşme suları Eyüp ile suriçinin daha alçakta olan yerlerini beslemekteydi.38
Halkalı suları, yeraltından çıkan ve kaynakları da temiz olan sulardır ve şehre künkler veya kurşun borular içerisinde kapalı olarak getirilirler. Halkalı sularını İstanbul’un yüksek yerlerine ulaştıran ve XVIII. yüzyıla kadar sürekli olarak genişletilen 17 suyolu vardır. 39
Toplama havzası, surdışının batı ve kuzeybatısında bulunan Halkalı ve Cebeci köyleri arasındaki Avasköyü (Atışalanı), Çıfıtburgaz (Bağcılar), Davutpaşa ve Cicoz Çiftliği (Taşlıtarla) bölgesidir. Bu suyolları 1453 ile 1755 yılları arasında padişahlar ve devlet adamları tarafından yaptırılmıştır. Bunlar başlangıçta 17 bağımsız isale hattından ibaret iken, Mahmut Paşa ve Laleli (III. Mustafa) isalelerinin birleşmesiyle sonradan 16 hata inmişti. Bunlara Beyoğlu tarafına yönelen Galatasaray suyolunu da eklersek, sayı yine 17’ye çıkar. Bunlara bağlı olan ve vakfedilenler tarafından anılan suyollarının bir kısmı birleştirilmiştir.40
İstanbul’un büyük külliyelerinin suları bu tesislerden sağlanırdı. Bu suların şehre ulaşımı katmalarla genişleyerek kemerlerle gerçekleştirildi. Halkalı suyollarının üzerindeki irili ufaklı çok sayıdaki su kemerinin en önemlileri Beylik ve Süleymaniye isale hatttı üzerinde, Roma döneminden kalan Mazulkemer ile Bozdoğan (Valens) Kemeri, Sinan’ın yaptığı Avasköy Kemeri (Tekkekemer, Yılanlıkemer, Atışalanı), Ali Paşa Kemeri (Çiftekemer, Şirinkemer, XVIII-XIX. yüzyıl yapısı olması muhtemeldir), Kumrulukemer (100. Yıl Mahallesi), Turunçluk Kemeri (günümüzde mevcut değildir), Kahveci Kemeri (Cebeci köyü yakınındadır) ve Paşa Kemeri’dir.41
XX. yüzyılın başlarında Halkalı ve Turunçlu sularının debisi günlük 4,860 ton olması gerekirken yaz aylarında 600 tona kadar düşmekte, kışın ancak 1,200 ton su gelebilmekteydi. Bunun temel sebebi tamir faaliyetlerinin yapılamamasıydı.42
Halkalı sularının taşındığı 17 suyolunun bir kısmı zamanla birleştirilmiştir. Bu suyolları şunlardır:43 Fatih ve Sultan Selim suyolları; Turunçluk Suyolları; Mahmut Paşa ve Laleli suyolları; Beyazıt Suyolları; Galatasaray Suyolları; Koca Mustafa Paşa Suyolları; Cerrah Paşa Suyolları; Süleymaniye (Kanunî Sultan Süleyman) Suyolları; Ebussuud Suyolları; Zencirlikuyu (Mihrimah) Suyolları; Köprülü Mehmet Paşa Suyolları; Beylik (I. Mahmud) Suyolları; Saray Çeşmeleri Suyolları; Sultan Ahmet Suyolları; Nur-ı Osmaniye Suyolları; Hekimoğlu Suyolları; Sekbanbaşı Kasım Ağa (Bayrampaşa) Suyolları.
Kırkçeşme Suları (1554-1563) ve Suyolu Hizmetleri
Zamanla nüfusun artması neticesinde su sıkıntısı çekilmeye başlanınca Kanunî Sultan Süleyman, (1520-1566) bu meselenin hâlledilmesi için Mimarbaşı Sinan’ı görevlendirdi. Böylece 1555 senesinde Kırkçeşme su tesislerinin yapımına başlandı.
Kırkçeşme Suyolları, Osmanlı döneminde yapılan en büyük ve en önemli su tesisidir. Haliç’in bitim noktasının kuzeyinde Kâğıthane Deresi ile Alibey Deresi etrafındaki bölgede kurulmuştur. O tarihlerde basınca dayanıklı borular mevcut olmadığından, vadilere kemerler inşa edilerek, sular bunların üzerinden akıtılıyordu. Bu tesisler yapılırken ana mecranın tespitinde, suyollarının, kemerlerin ve havuzların inşasında yapılan ince ölçü ve hesaplamaların bugünkü modern aletlerle yapılan hesaplar kadar hassas oldukları görülmektedir. 44
1563’te tamamlanan tesislerde 4 büyük kemer; Uzunkemer, Eğrikemer, Güzelcekemer, Mavlova Kemeri bulunmaktadır. Kırkçeşme su tesisleri, en kurak zamanlarda dahi günde 4.200 m3 su ile 158 tesisi (94 çeşme, 19 kuyu, 15 maslak, 13 hamam, 7 saray vs.) beslemekte idi. Kanunî Sultan Süleyman’dan sonra birçok hayırsever tarafından yaptırılan ilavelerle suyun miktarı ve beslenen tesislerin sayısı artırılmıştır. Suyun derlendiği sahalardaki derelerin baş tarafına bentler inşa edilerek, kıştan yaza su saklanmıştır. Belgrad Ormanlarında Kırkçeşme bentleri denilen bu 4 bent, Karanlıkbent (II. Osman, 1620), Büyükbent (III. Ahmed, 1723), Ayvad Bendi (III. Mustafa, 1765) ve Kirazlıbent (II. Mahmud, 1818)’tir. Bu bentlerle Kırkçeşme sularının günlük verimi 10.000 m3’e çıkmıştır.
Bu tesis ilkin Fatih Sultan Mehmed (1451-1481) tarafından yaptırılmıştı.45 Fetihten sonra 50.000 civarındaki şehir nüfusunun sarnıçlardan sağlamaya çalıştığı su ihtiyaçlarını tamamen gidermek için daha önce Roma İmparatoru I. Theodosios (379-395) tarafından yaptırıldığı kabul edilen ve Belgrad Ormanları’ndaki suları İstanbul suriçine akıtan tesislerin onarılması ve yeni suyollarının yapılması emredildi. Bu şekilde Cebeci köyünden Bozdoğan Kemeri’ne kadarki 25 km uzunluğundaki isale hattı yenilendi ve bu hat üzerindeki 21 adet kemer yeniden yaptırıldı. Şehir içi şebekesi de gerek II. Mehmed gerek devrin ileri gelenleri tarafından yaptırılan vakıf külliyelere su verebilecek ölçüde genişletildi. Suriçindeki bölüm tamir edilerek, Bozdoğan Kemeri altındaki Gazanfer Ağa Medresesi’nden Haliç’e doğru yaptırılan Kırkçeşme’ye su akıtıldı. Fatih’in yaptırdığı bu Kırkçeşme, 1943 yılında Atatürk Bulvarı yapılırken ortadan kaldırıldı.46
Osmanlı İstanbul’unun esas su şebekesini oluşturan bu yeni Kırkçeşme tesisleri, şehrin kuzeyindeki Belgrad Ormanları bölgesinde toplanmıştır.47 Su toplama sistemleri, çökeltme havuzları, maksemleri, 46 km uzunluğundaki galeri ve künk borulardan oluşan ana isale hattı, kilometrelerce uzunluktaki şehir şebeke sistemi, çok sayıda çeşmesi ve isale hattı boyunca suyun şehre kadar getirilebilmesi için uygulanan 1/1000 seviyesindeki hassas eğimi ile devrinin en büyük ve en mükemmel su tesisidir.
Kırkçeşme suyu tesisleri toplam 50.057.207 akçeye mal olmuştur. Gümüş değeri üzerinden maliyetini hesaplamak mümkündür. Bu 50.000.000 akçenin o dönemde bir yıllık Osmanlı bütçesinin yaklaşık dörtte biri kadar olduğu dikkate alınarak, Kırkçeşme suyu tesislerinin büyüklüğü ve önemi hakkında daha iyi fikir sahibi olabiliriz.
1568-1569 tarihli olan ve Kırkçeşme ve Kâğıthane sularının dağıtımı ile ilgili, Sinan’a ait tevzi defterinden o tarihte tesisin günlük debisinin 81 lüle (4.212 m3) olduğu anlaşılmaktadır. Ancak ileri tarihlerde tesise dört bent inşa edilerek günlük su kapasitesi 334 lüleye (17.368 m3) çıkarılmıştır.
Kırkçeşme suları İstanbul ve Beyoğlu cihetlerine ayrı ayrı mecralar ile akıtılmıştı. İstanbul cihetine akıtılan sular Topuz Bendi, Büyükbent, Kirazlıbent (Sultan Mahmut Bendi) ve Ayvad Bendi tarafından sevk edilir.
Beyoğlu cihetine sevk edilen sular ise Bend-i Cedid, Valide Bendi, Topuzlu Bent adlarını taşıyan üç bent tarafından toplanır. Bu yola sonradan Taksim suyolları denmiş ve ayrı bir şekilde ele alınmıştır.
XV. yüzyılın sonlarında İstanbul’un nüfusu, beşte üçü Türk olmak üzere, tekrar 100.000 kişiye ulaşmıştı. Fakat XVI. yüzyıldan itibaren nüfusun 100.000’i geçmesi, yeni Kırkçeşme’yi devreye sokarken o da nüfusun daha da artmasına yol açmış olmalıdır. Böylece XVI. yüzyıl sonlarında suriçi nüfusunun yarım milyonu bulduğu ileri sürülür.48
Dönemin sadrazamı Semiz Ali Paşa’nın (1561-1565) bu işe karşı çıktığı bilinmektedir. Sadrazam, şehre bol su gelirse nüfusun göçlerle artıp iaşenin zorlaşacağını, askerlerin geçimlerinde sıkıntıya düşeceğini, talep artışından dolayı narh sisteminin bozulacağını ve toprakların boş bırakılacağını ileri sürmüştür.
Kırkçeşme isale hattının uzunluğu Belgrad köyü civarındaki 4 adet kemerden Eyüp Yenikubbe’ye kadar 43 km’ye yakındır.49 Bu tesislere yapılan harcamanın bütçe gelir (veya gider) rakamlarının yarısından fazla olduğu tahmin edilebilir.50 Tesis bittikten sonra Kanunî’nin vakfı olarak yapılan ve Kırkçeşme’den beslenen 135 çeşme bu toplam içinde değildir. Sonradan yapılan çeşmelerin sayısı Sinan’a göre 300’ü geçmiştir.51
Kırkçeşme Suyolları, esas olarak Süleymaniye yolu ve Ceneviz lağımı adı altında iki kısımdı. Birinci kısım, Kanunî tarafından 932 (1554-1555) yılında yapılan Ayvad ve Belgrad cihetinden başlayan ve Cebeci köyü hizasında Güzelce Kemer’e kadar uzanan suyoluydu. İkinci kısım ise, Cebeci köyünden Ayasofya Meydanı’ndaki taksime gelinceye kadar Ceneviz Suyolu diye bilinen suyoludur ve Ayasofya Vakfı’ndandır.52
Kırkçeşme Suyolları üzerinde bulunan bentlerin suları başlıca iki kol hâlinde Başhavuz denen su toplama merkezinde birleşirler. Burada çökeldikten sonra genel bir mecraya girerek, Mavlova, Güzelce ve Balıklı gibi irili ufaklı birçok kemerden geçerek ve yolda su kaynakları ve katmalarla zenginleşerek ve Sepetlihan Tüneli’nden geçip Eyüp civarındaki Sinekli Kemer’e ve buradan da Eyüp’teki Yenikubbe maksemine ulaşır. Burada Eyüp çevresinin suyunu verdikten sonra, Savaklar denen Eğrikapı büyük maksemine ulaşarak iki koldan şehre girer. Bu yol, başlangıçtan itibaren 8 saatlik bir yoldur.53
Başhavuz’dan Yenikubbe taksimine kadar Kırkçeşme suyollarına, güzergâha yakın kaynaklardan çeşitli katmalar geldiği hâlde Yenikubbe’den itibaren suların dağıtımı başlar.
Bu su, şehrin içinde kollara ayrılarak, muhtelif mahalleleri besliyordu. Pek çok cami, medrese ve imaretin su ihtiyacı Kırkçeşme suyundan sağlanıyordu.54 Belgelerde de zikredilen bu kolların başlıcaları Ayasofya kolu, Balat kolu, Karagümrük kolu, Kırkçeşme kolu, Nişancıbaşı kolu, Tahtakale kolu ve Samatya koludur. Bunlar yanında cami ve külliyelere yönelik, Fatih ve Yeni Cami gibi kollar vardır.
Kırkçeşme taksiminden üç yol ayrılır: Biri Tahtakale, Yeni Cami, Küçükpazar cihetine gider; ikincisi Aksaray cihetine gider; üçüncüsü de ana tariki olarak Ayasofya Meydanı’ndaki taksime gider. Ayasofya taksiminden ayrılan yollar şunlardır: Topkapı Sarayı, dolap ocakları ile İshak Paşa, Darphane, eski Mekteb-i Tıbbiye, Demirkapı, Bâbıâli ile Hoca Paşa, Topkapı.55
Kırkçeşme suyolları üzerinde bulunan su tesisleri zaman içersinde birçok tamir ve tadil görmüştür. Kırkçeşme suyollarındaki en büyük inşa faaliyeti Sultan III. Ahmed (1703-1730) zamanında yapılmıştır. Evvelce yapılmış olan su tesisatı, tamamen yenilendiği gibi 5 tane bent ilave edilmiştir. Topuzdere üzerinde bulunan Bend-i kebir, ilave 5 bentten biridir.
Sultan III. Mustafa (1757-1774) zamanında 1179 (1765-1766) yılındaki büyük depremden etkilenen su tesisatı, tamir edildi ve Kırkçeşme bentlerine Evhadüddin Vadisi üzerinde Ayvad Bendi ilave edildi.
Bentlerle meşgul olan en son padişah Sultan II. Mahmud (1808-1839) oldu. O zamana kadar vakıf su işleriyle mükellef olan ve hiçbir idareye bağlı olmayan Su Nezareti 1252 (1836-1837) yılında Evkaf Nezareti’ne bağlandı. Su Nazırı Hüsameddin Efendi’nin gayretiyle 1254 (1838-1839) yılında Belgrad köyündeki Kırkçeşme bentlerine Kirazlıbent, Bahçeköy civarındaki Taksim bentlerine de Bend-i Cedid ilave edilmiştir. 56
Kırkçeşme suları, derelerdeki ve bentlerdeki suları şehre isale eden yüzey suları olduğundan kirlenme ihtimalleri yüksekti. Kırkçeşme şebekesi, Halkalı gibi, şehir içindeki kanallarına “koli basili” karıştığı gerekçesiyle, belediye tarafından 1930’dan itibaren kapatılmaya başlanmış ve bu tesisler, bunlardan beslenen çeşmelerle birlikte, yok olmaya terk
edilmiştir.57
XX. yüzyıl başlarında İstanbul suriçine, bendler kanalıyla günde 150-160 lüle (9.000-9.600 m3) su isale edilmekteydi.58
Kırkçeşme Suyolu hizmetleri şunlardır: 59
Ahırkapı hizmeti, Aksaray hizmeti, Aşağıana hizmeti (Küçük Ayasofya, Kumkapı, Gedikpaşa, Yenikapı, Laleli, Şehzadebaşı, Yedikule, Saraçhane, Beyazıt, Soğanağa), Ayvansaray hizmeti, Azaplar hizmeti (Fatih, Cibali, Küçükmustafapaşa), Bâlî Paşa-Dizdariye-Gedikpaşa hizmeti, Çukurçeşme hizmeti (Aksaray), Ekşikara hizmeti (Aksaray, Fatih), Eyüpsultan hizmeti, Hoca Paşa hizmeti (Cağaloğlu, Bahçekapı, Mahmutpaşa, Sirkeci), İshak Paşa hizmeti (Sultanahmet), Kumkapı hizmeti, Nahlbent hizmeti (Ayasofya, Küçük Ayasofya, Çatladıkapı, Sultanahmet), Sultanahmet hizmeti, Tahtakale hizmeti, Timurkapu hizmeti (Demirkapı, Sirkeci), Yedikule hizmeti, Yukarıana hizmeti (Fener, Sultanselim, Ayvansaray, Eğrikapı, Fener, Cibali), Zal Mahmut Paşa hizmeti (Eyüp), Zeynep Sultan Camii hizmeti (Ayasofya), Sarıgez hizmeti (Sarıgüzel, Yenibahçe, Aksaray), Küçükpazar hizmeti (Unkapanı, Süleymaniye), Topkapı hizmeti (Demirkapı, Hocapaşa, Sirkeci).
Galata ve Taksim Suları (1730-1839)
Taksim suyolları tesisleri de Galata-Beyoğlu bölgesinin artan su ihtiyacını karşılamak için kurulmuştu.60 I. Mahmud’un annesi Saliha Sultan, Taksim sularının kurucusu sayılır.
İstanbul’un Beyoğlu havalisinin su problemi ilk defa 1732’de yapılmış olan Taksim Suyu tesisleriyle çözüme kavuşmuştur. Bahçeköy civarında derlenen ve günlük verimi 800 m3 olan su, 20 km’lik bir isale hattıyla Taksim’deki 2,700 m3’lük bir depoya ve oradaki maksem vasıtasıyla 64 çeşme ve sebil ile 3 şadırvana ulaşmaktadır. 1732’de I. Mahmud tarafından yaptırılan Bahçeköy (Sultan Mahmut) Kemeri ile Topuzlu Bent, Valide Bendi ve II. Mahmud Bendi bu tesislerdendir. Bentlerin yapımıyla Taksim sularının günlük verimi 3.000 m3’e yükselmiştir.